19. ve 20. Yüzyılda Osmanlı Düşünce Hayatı

19. ve 20. Yüzyılda Osmanlı Düşünce Hayatı

A-Düşünce Hayatı

18.yy başından itibaren Osmanlı kurumları batı örneklerine göre düzenlenmeye başlandı. Bu nedenle değişmelere batılılaşma adı verilmektedir. Osmanlı Devletinde kültür sanat da buna göre şekillendi. Özellikle “Lale Devri (1718-1730)” nde bir düşünce değişikliğinin ifadesi olarak kabul edildi. Bu dönemin mimarı Nevşehirli Damat İbrahim Paşadır. O dönemde Paris ve Viyana ya elçiler gönderildi. Bu elçilerden normal görevlilerinin yanı sıra Avrupa medeniyeti hakkında bilgi toplamaları istenmiştir. Paris’e gönderilen 28 Çelebi Mehmet Efendi gezip gördüklerini anlatan Sefaretnameyi yazmıştır. Bu eser Osmanlıların ilk defa Batıya açılan bir penceresi olarak değerlendirilmektedir.

1727de matbaa nın Türkiye ye gelişinden sonra, özellikle askeri alanda yeniliklere devam edildi. III. Selim (1789-1807) Döneminde önemli yenilikler yapıldı. Viyana, Paris, Londra ve Berlin gibi başkentlere daimi elçilikler kuruldu.

18.yy’da Viyana’da elçilik yapan Ahmet Resmi Efendi. Ve Ebu Bekir Ratıp Efendi yazdıkları eserlerde Osmanlılarla Avrupalıları karşılaştırdılar.

XIX. yy Tanzimat öncesi yenilik hareketlerinin öncüsü II. Mahmut (1908-1939)tur. III. Selim in çalışmaları tepkilere neden oldu ve bunu hayatıyla ödedi.

II. Mahmut iktidarı ele geçirince aynı yolu takip etti. Devlet kurumlarında batılı tarzda düzenlemeler yaptı. Burada düşünce hayatımızı yakından etkileyen eğitim ve kültür alanında yapılan yeniliklerdir. Harbiye ve Tıbbiye nin açılışı ile düşünce alanında batının etkisi daha da arttı. II. Mahmut döneminde yayın çalışmalarına önem verildi. Türkçe ve Fransızca Takvim-i Vakayı adıyla haftalık bir gazete çıkarıldı. Batı düşüncesini ve gelişmeleri öğrenmek için ilk defa Avrupa’ya öğrenci gönderildi. Osman Hamdi Bey ve Şeker Ahmet Paşa bu öğrenciler arasındadır.

Bu çalışmalar Tanzimat Fermanı için gerekli ortamı hazırlamıştır. Osmanlı devletine, yeni bir düzen vermek için 3 Kasım 1839 da Tanzimat Fermanı ilan edildi.

Padişah Abdülmecit (1839-1861) in güvenini kazanan Mustafa Reşit Paşa bu fermanın ilanı ile 18.yy dan itibaren yapılan yemlik girişimlerinin tamamlanacağına inanıyordu. Tanzimat’tan itibaren çağdaş toplumun özelliklerinden düşünce ortamının temelleri atıldı. Bu temel atmada Şinasi ve Münif Paşa’nın önemli katkıları vardır. Şinasi, Çağdaş toplumun zihin çevresini çizmiş Namık Kemal’e ve onun nesline yeni hedefler göstermiştir. Onları aydınlatmış ve düşüncelerine yön vermiştir.

Dönemin Önemli Düşünce Adamları

Münif Paşa: Osmanlıların Dünyadan habersiz olduğunu savunuyordu. İnsanları aydınlatmak gereğini bunun içinde batı düşünce ve bilgisine ihtiyaç olduğunu ileri sürüyordu.

Namık Kemal: Hürriyetçilik ve Osmancılık düşüncelerinin önemli savunucusudur o toplum düzeyini çağdaş uygarlığa uydurmak üzere alt üst edenlerin düşünce ve dünyalarına biçim ve yön vermiştir.

Ali Süavi: Mustafa Fazıl’ dan sonra laikliği savunan ikinci kişidir. Cumhuriyeti beğenir fakat bizde Fermanyacağı gerekçesiyle meşrutiyeti savunur, Türkçülüğün önemli savunucularındandır.

Ahmet Cevdet Paşa: İslamcı düşünceyi savunan birisi idi. Batının ilim ve teknolojisine hayrandı. Taklitçiliğe karşı idi. Bu sebeple İslam hukukunun batı hukuk tekniği ile yeniden düzenlenmesi için çalıştı. Bir komisyonla dünya hukuk literatürüne giren mecelleyi meydana getirdi.

Ahmet Rıza: Pozitif düşünceyi Türkiye ye sokmuştur.

Bu düşünce günümüze kadar etkili olmuştur. Osmanlının kalkınmasını şahıs veya siyasi rejim değişiklikleri yerine toplum yapısında görmüş, Türk milliyetçiliği savunmuştur.

Abdullah Cevdet: İttihadı-ı Osmanî Cemiyetini gizlice kurdu. Bu cemiyet daha sonra ittihat ve terakki adını aldı. Tıbbiyede okurken maddeci görüşleri benimsedi ona göre Osmanlı devleti kuruluşu batı düşüncesini benimsemekle mümkündü. Gerekirse îslami prensiplerde kullanılmalıydı. Laikliği Latin harflerini kadın haklarını savunmuştur. Batıcı, Aydınlanmam ve toplumcudur.

Sabahattin Bey(Prens Sabahattin):Devlet yönetiminde adem-i merkeziyeti, kişilerde şahsi teşebbüsün geliştirilme­sini savunmuştur. Jön Türkler ile arasında görüş ayrılıkları çıkması üzerine teşebbüsü şahsi ve âdem-i merkeziyet cemiyetini kurdu. Bu düşüncelerini her zaman ön planda tutmuştur. Daha sonraları Kanun-u Esasiyi ve Meşrutiyeti öne almayı kabul etmiştir.

Yusuf Akcura: 1904 de Ali Kemal in Kahire de çıkardığı Türk Gazetesinde düşüncelerini 3 tarz-ı siyaset adlı yazısında açıklamıştır. Bu yazıda sözünü ettiği 3 siyaset Osmanlı milleti teşkiyeli İslam birliği ve Türk birliğidir. Bu yazının önemli yanı Turancı olarak türden bir Türkçülüğü, Osmanlı aydınlarının dikkatine sunmasıdır. Ayrıca İslamcılık ve Osmancılığı Türkçülükten ayırmıştır.

Diğer taraftan Ahmet Mithat Efendi, Cemalettin Efgani ve Mizancı Murat da düşünceleri ile bu dönemi renklendirmiş.

20. Yüzyılın Başlarında Osmanlı’da Düşünce Hayatı

Önceden temelleri atılan düşüncelerin 20.yy a girildiğinde batıcılık, İslamcılık ve Türkçülük bünyesinde toplanmıştır. Bu düşünceler II. Meşrutiyetle daha da netleşmiştir. Bu dönem aydınları bu düşüncelerden en az biri ile mutlaka yakından ilgilenmiştir. Bunların hemen, hemen hepsinin artık ortak meselesi, milleti kalkındırmak, toplumu ve milleti kalkındırmak, devleti kurtarmak, bilim ve teknik bakımından uygarlığı yakalamaktan. Bu düşünürlerin düşünce bakımından ortak yönleri de şu şekilde açıklanabilir.

–    Köke inmeden sonuna kadar gitmeden, bir eleştiri yapmadan dogmatik ve özellikle batı düşüncesinin kültürünü ve biliminin verilerini mutlak doğrular kabul etmektir.

–    Batıdaki ilerlemenin her ülkede kolayca gerçekleşeceğine inanılmasıdır.