İki Dünya Savaşı Arasındaki Dönemde Dünyada Meydana Gelen Sosyokültürel Olaylar Ve Bilimsel Gelişmeler

Dönemi Yansıtan Üç İsim ve Eserleri

Birinci Dünya Savaşı’nın meydana getirdiği yıkım sonrasında Batı dünyasında düşünce alanında meyda- na gelen değişim; kültür, bilim, sanat gibi alanlarda yeniliklerin kaynağını oluşturdu. Yeni yaklaşımlarda güçlenen totaliter anlayışların yanında savaş karşıtlığının ve liberal düşüncelerin ağırlık kazandığı gö- rüldü. Bu dönemde bazı isimler ve eserleri ön plana çıktı.

Pablo Picasso (Pablo Pikasso) (1881-1973)

İspanya’nın Malaga şehrinde doğan Picasso (Görsel 1.23), 20. yüzyılın en önemli ressam ve heykeltıraşlarındandır. İlk ho- cası, ressam olan babasıdır. Guinnes (Gines) Rekorlar Kitabı’na giren Picasso, yüz bin baskı resim, otuz dört bin kitap resmi ve üç yüz heykel ortaya koyarak bu alanda en üretken sanatçı ol- muştur. Kübizm akımının kurucularındandır. En tanınmış eseri Guernica’dır [Guernika].

GUERNICA

1937 yılında Alman Hava Kuvvetlerinin İspanya’nın Guer- nica kasabasını bombalamasını anlatan resimdir. Resimdeki insan ve hayvan figürlerindeki acı ve hüzün, savaşa duyulan nefreti anlatmaktadır. Resmi gören Alman Generalin “Bu resmi siz mi yaptınız?” sorusuna Picasso; “Hayır, siz yaptınız.” cevabını vermiştir.

KÜBİZM: Nesneleri geometrik biçim- lerde gösteren bir sanat akımıdır. Kübizmde nesnelerin resme aktarılırken geometrik formlara bölünmesi veya üç boyutlu bir cismi iki boyutlu yüzeye aktarma çabası ön plandadır.

John Ernst Steinbeck (Con Örnst Şıtaynbek)

Kaliforniya’da doğan Steinbeck (Görsel 1.25), Stanford Üniversi- tesinden mezun dahi olamayacak kadar başarısız bir eğitim hayatı geçirmiştir. İşçi olarak çalıştığı dönemde hayata dair edindiği bilgi ve tecrübelerini romanlarına uyarlamıştır. Beğenilen ilk yapıtı, Amerika’daki Meksikalıları anlattığı “Yukarı Mahalle” romanıdır. 1930’lu yıllarda işçilerin yaşamına dair doğalcı romanlarla ünlenen Steinbeck’in en önemli romanı “Gazap Üzümleri”dir. 1962’de Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan yazarın birçok eseri beyaz perdeye uyarlanmıştır. II. Dünya Savaşı sırasında daha çok ideolojik eserler veren yazar, savaş sonrasında duygusal ve eğlendirici eserlere yönelmiştir.

Albert Einstein (Albırt Aynştayn) (1879-1955) İzafiyet Teorisi

Almanya asıllı ABD’li bilim insanıdır. Fizik alanında ortaya koyduğu kuramlar ile bilim tarihini değiştiren Einstein (Görsel 1.26), insanlık tarihinin gördüğü en önemli bilim insanlarındandır. Skolastik ve disiplinli eğitimin dışında, okuduğu popüler bilim kitapları kendisine farklı bakış açıları kazandırmıştır. Newton (Nivtın) Fiziği’ne alterna- tif olarak geliştirdiği Görelilik Kuramı (İzafiyet Teorisi) ile bilim ve Görelilik (İzafiyet) Kuramı Albert Einstein, bu kuramdan ilk defa 1905 yılında yayımlanan Annalen Der Physik (Anelen Der Fizik) dergisinde “Hareketli Cisimlerin Elektro Dinamiği” adlı makalesinde bahsetmiştir. Einstein, “İki nokta arasında yol alan ışığın hızı nasıl belirlenecek?” sorusuna cevap aramıştır. Bu kurama göre kütle çekimi bir kuvvet değil, kütlenin etkisiyle oluşan eğrilmiş bir alandır. Büyük kütlelerin yanından kuantumlu ışık ışınlarının doğrultusunda bir sapma olur. Albert Einstein, dört boyutlu uzay yerine “eğri bir uzay-zaman” tanımını getirmiştir. Görelilik Kuramı felsefenin farklı yorumlanmasını sağlamıştır. Einstein; Işık Salınımı ve Soğurumu, Özgül Isı, Işınımın Planck Kuramı gibi diğer bazı kuramları da ortaya koymuştur.

Görelilik (İzafiyet) Kuramı

Albert Einstein, bu kuramdan ilk defa 1905 yılında yayımlanan Annalen Der Physik (Anelen Der Fizik) dergisinde “Hareketli Cisimlerin Elektro Dinamiği” adlı makalesinde bahsetmiştir. Einstein, “İki nokta arasında yol alan ışığın hızı nasıl belirlenecek?” sorusuna cevap aramıştır. Bu kurama göre kütle çekimi bir kuvvet değil, kütlenin etkisiyle oluşan eğrilmiş bir alandır. Büyük kütlelerin yanından kuantumlu ışık ışınlarının doğrultusunda bir sapma olur. Albert Einstein, dört boyutlu uzay yerine “eğri bir uzay-zaman” tanımını getirmiştir.

Bilimsel ve Teknolojik Gelişmelerin Askerî Alana, Mimariye ve Sağlık Alanına Etkisi

Askerî Alanda Yaşanan Gelişmeler

İki dünya savaşı arasındaki dönemde bilim ve teknoloji- deki gelişmeler askerî alanda yoğun bir şekilde uygulandı. Bu da tüm askerî kuvvetlerdeki silah sistemlerini değişime uğrattı. I. Dünya Savaşı’nda hava silahlarının öneminin orta- ya çıkması, savaş sonrası yıllarda bu konuyla ilgili çalışmaların hızlandırılmasını sağladı. Avcı uçakları (Görsel 1.28); çok sayıda ağır makineli tüfek ve topla yüklü, pilot mahalli, zırhlı, delinmez yakıt tankları olan tek yüzeyli uçaklara dönüştü. Bombardıman uçakları; iki motorlu, daha kısa menzilli orta uçaklar olmaktan çıkıp dört motorlu, ağır bomba yükü taşıyacak güçte, harekât yarıçapı 2 bin mili aşan, son derece pahalı uçak tiplerine dönüştü.

1922 sonrası savaş gemileri öncekilerden çok daha hızlı, zırh yönünden daha iyi ve uçaksavar savunması açısından çok daha ağır silahlarla donatıldı. Tankların zırhını ve motorlarını daha da güçlendirmeye yönelik çalışmalar yapıldı. Bu silah sistemleri elektrikli haberleşmede meydana gelen değişikliklerden, radarlar ve geliştirilmiş telsiz donanımlarından etkilenmeye başladı.

Uçaklardan atılabilen yeni bombalar ve uçaklara yerleştirilen makineli tüfeklerin yanı sıra uçaksavar topları geliştirildi. Uçaksavarların mermi çıkış hızı, isabet oranı ve menzili artırıldı. II. Dünya Savaşı öncesi roketlere ilişkin çok sayıda deney yapıldı. Kısa ve orta menzilli, elektronik sistemlerle güdümlenen ilk füzeler ortaya çıktı. II. Dünya Savaşı sırasında, Nazi yönetiminin desteğiyle günümüzün Cruise (Kıruz) füzelerinin ilk örneği olan öz güdümlü V1 füzesi ve dünyanın ilk uzun menzilli balistik füzesi olan V2 geliştirildi.

Mimari Alanda Yaşanan Gelişmeler

XX. yüzyılda mimarlar, Sanayi Devrimi’yle önü açılan imkânları kullanarak yeni tasarımlar denedi. Art Deco (Art Deko), bu denemeler sonucunda ortaya çıkmış bir sanat akımıydı ve ilk olarak 1920 ile 1930’lu yılların gök- delenlerinin mimari üsluplarını tanımlamak için kullanıldı. Bu akım, bir grup Fransız tasarımcının 1925’teki “Uluslararası Dekoratif Sanatlar ve Modern Sanayiler Sergisi”nde üslubu ilk kez görücüye çıkarmasıyla başladı. Art Deco mimarisi ilhamını Art Noaveau (Art Novo), Bauhaus (Bahauz), konstrüktivizm, modernizm ve fütürizm gibi birçok değişik kaynağın yanı sıra Aztek ve Eski Mısır mimarisinden aldı.

Mimar Walter Gropius’ın [Valtır Gropiıs (1883-1969)] Almanya’da 1919’da kurduğu tasarım okulu, kitlesel üretime uygun işlevsel ve estetik nesnelerin tasarlanmasına yöneldi. Bu amaçla el sanatları ile tasarımı birleştiren okulda hem zanaatçılar hem de dönemin ünlü sanatçıları birlikte ders verdi.

Nazilerin 1933’te okulu kapatmasından sonra okulun öğretmen ve öğrencileri Avrupa ve ABD’de Ba- uhaus anlayışı ve öğretim yöntemini yaygınlaştırdı. Bauhaus mimarisinde, dikey görünümüyle Hollanda sanat akımı De Stijl’in (Dö Sitil) etkisini taşıyan ve genel felsefesi, biçimin işleme uyması gerektiği fikrine dayanan binalar tasarlamak için cam, çelik ve betonarme kullanıldı.

1931’de New York’ta inşa edilen 102 katlı çelik iskelet yapı olan Empire State (Empayr Sıteyt) binası (Görsel 1.29), 1954’e kadar dünyanın en yüksek yapısı olarak ABD’nin yükselen gücünün simgesi oldu.

Sağlık Alanında Yaşanan Gelişmeler

I. Dünya Savaşı’nın insanlar üzerinde meydana getirdiği yıkıcı etkiler savaş sonrasında da devam etti. Gelişen teknolojiyle birlikte savaşın yıkıcı etkilerini azaltmak için sağlık alanında yapılan çalışmalarla pek çok buluş gerçekleştirildi. 1921’de verem aşışı bulundu. Kanadalı bilim in- sanları Frederick G. Banting (Firedrik G. Benting) ve Charles H. Best (Çarls H. Best), pankreas özütünden insülin elde etti. Bu buluş, şeker hastalığı tedavisinde çığır açtı.

1928’de C vitamini keşfedildi. Özellikle uzun gemi yol- culuklarında ortaya çıkan iskorbüt hastalığının tedavisin- de C vitaminin etkili olduğu anlaşıldı. Alexander Fleming (Aleksandır Filemink), penisilini buldu (Görsel 1.30). Bakterilerin yol açtığı pek çok hastalığın tedavisinde antibiyotiği kullanmaya başladı. 1944’te sir (sör) unvanı verilen Fleming, 1945’te Nobel Fizyoloji ve Tıp Ödülü’nü penisilini sanayide üretmeyi başaran iki bilim insanıyla paylaştı.

1932’de elektron mikroskobu bulundu. 1938’de nöroloji bilim dalı kuruldu.

Propaganda Aracı Olarak Sinema ve Radyo

Sanayi Devrimi ile önemi artan propaganda sektörü, 19. yüzyılın sonuna yaklaşıldığında teknolojinin gelişmesi ile toplumları etkileyen büyük bir güce ulaştı. Propaganda; kitle iletişim araçları, eğitim, halkla ilişkiler, beyin yıkama ve kontrolü, reklamcılık, psikolojik savaş gibi araç ve yöntemler kullanılarak yapıldı. Radyo ve sinema sektörünün bundaki payı çok büyüktü.

Sinema

Sinema, hükûmetler tarafından siyasal, sosyal ve dinsel baskı grupla- rının denetiminde kendi propagandalarını gerçekleştirmek için kullanıldı. İnsan topluluklarını yönlendirmek ve bir ideolojiye bağlamak maksadıyla çekilmiş sinema filmleri propagandanın en ideal aracı hâline geldi. İlk olarak 1898’de ABD’de çekilen “İspanyol Bayrağını Yırtarken” adlı filmin Amerikan toplumu üzerinde oluşturduğu etki fark edildi. I. Dünya Savaşı’na katılan ülkeler, halkın ve askerlerin morallerini yüksek tutmak için propaganda filmleri çekti. SSCB, rejimini daha geniş kitlelere yaymak için sinema sektöründen istifade etti.

I. Dünya Savaşı’ndan sonra Amerikan sineması uluslararası film üretimine egemen oldu. “Şarlo” karakteriyle şöhret olan Charlie Chaplin [Çarli Çaplin (Görsel 1.31)], Modern Zamanlar (1936) ve Büyük Diktatör (1940) adlı filmlerde rol aldı. Charlie Chaplin, Büyük Diktatör adlı sinema filminde Nazizmi ve Adolf Hitler’i sert bir şekilde eleştirdi.

Hitler’in iktidara gelmesiyle Alman sineması Nazi propaganda araçlarından biri hâline geldi. Yahudi- ler, Marksistler ve liberaller sinema stüdyolarından uzaklaştırıldı. Almanya’da propagandaya yönelik si- nema, 1934’te Nuremberg’deki (Nürmberg) Nazi Kongresi esnasında büyük maddi ve teknik imkânlarla çekilen Leni Riefenstahl’ın (Leni Rifenştal) “İradelerin Zaferi” filmi ile zirveye çıktı.

Radyo

Hitler “Kavgam” kitabında, kullanmasını bilenlerin elinde radyonun korkunç bir silah olacağını belirtiyordu. 1933’te seçimler Nazilerin başarısıyla sonuçlanınca Propaganda Bakanı Joseph Goebbels [Jozıf Gobels (Görsel 1.32)] radyolarda büyük bir tasfiye hareketine girişti. Muhalifler işten çıkartıldı, bazıları da toplama kamplarına gönderildi. Programlar yeniden düzenlendi ve hükûmetin çalışmalarını yansıtan yayınlara öncelik verildi. Müzik yayınlarında askerî marşların yanı sıra Alman bestecilerin yapıtları ağırlık kazandı. Alman ırkının üstünlüğünü belirten konuşmaların yayınına başlandı. Radyolarda her programın başında Alman ırkını, devletini ve liderini yücelten sloganlar yayımlandı.

Büyük savaş, propagandanın gücünü kanıtladı. Propaganda barışta da bir hükmetme yöntemi olarak benimsendi. II. Dünya Savaşı’na doğru propaganda stratejileri, radyonun uluslararası bir araç olmasını sağladı. Başka bir deyişle bu savaşta radyonun üstlendiği rol, belki günümüzde sıkça dillendirilen küreselleşmenin iletişim alanındaki ilk ciddi imtihanıydı.

Radyonun propagandayı sınır tanımaz bir güce ulaştırmasına rağmen propagandayı toplumların üzerin- de sürekli kılan unsur, XX. yüzyılın ideolojik mücadeleleri oldu. “Toprak ve barış” sloganını işleyen Lenin’in öncülüğündeki komünizm propagandası, Çarlık Rusyası’nda milyonlarca asker ve köylüyü etkisi altına al- mayı başardı. Hitler’in liderliğinde gelişen Nasyonal Sosyalist Parti (Nazi Partisi) ise “En büyük Almanya” parolasını tekrarlayan propagandası ile önce iktidarı ele geçirdi, daha sonra dünyayı II. Dünya Savaşı’na sürükledi.