KÖY ENSTİTÜLERİ VE TOPRAK MAHSULLERİ VERGİSİ

 Topraksız Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu:

Gerçek bir reform niteliği taşıyan ve toplumdaki sosyal adaletsizliği ortadan kaldırmayı hedefleyen en önemli girişimlerden biri olan Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu, tarımsal alanların mülkiyetinin Hükûmet kanalıyla yeniden dağıtılmasıdır.

Bu kanuna göre;

  •          Dağıtılacak araziler, hazine, vakıf ve belediyelere ait topraklarla, beş bin dönüm üzerinde toprak sahibi olanlardan alınacak, 
  •          Beş bin dönümün üzerindeki araziler kamulaştırılacak,
  •          Çiftçinin bilgisi arttırılacak,
  •          Çalışma vasıtaları çoğaltılacak,
  •          Ucuz ve kolay kredi verilecek,
  •          Köylerde şirin ve sıhhi evler kurulacak, gibi maddelerle köylünün kalkınmasını sağlayacaktı.

Böylece yurt topraklarının sürekli olarak işlenmesi sağlanacaktı. Meclis içinde yoğun tartışmalara neden olan kanun özellikle büyük toprak sahibi milletvekilleri tarafından tepkiyle karşılanıyordu. Meclis içindeki toprak sahibi milletvekillerinin kanuna itirazı özel mülkiyet haklarından kaynaklanıyordu. Bu kanun özellikle büyük toprak sahibi milletvekillerinin engellemesi sonucunda uygulanamamıştır. Bu kanun aynı zamanda Cumhuriyet Türkiye’sinin çok partili hayata geçişini hızlandıran bir süreçtir.

Köy Enstitüleri:  (17 Nisan 1940)

Milli Şef 1966 yılında, kendisinden sonra Türk ulusuna bırakacağı en önemli eserlerin Köy Enstitüleri ve Çok Partili Hayata Geçiş olduğunu söylemiştir. Köy Enstitülerinin yaratıcıları olan Maarif Vekili Hasan Ali Yücel ve Maarif Umum Müdürü İsmail Hakkı Tonguç döneminde “Köy Eğitmeni Projesi” uygulamasına başlanmıştır. 17 Nisan 1940’ta Köy Enstitüleri Yasası çıkarılarak köy okullarında görev alacak olan öğretmenleri yetiştirmek üzere kent ve kasabalardan uzak, geniş arazisi bulunan uygun yerlerde Köy Enstitüleri kurulmaya başlanmıştır.

Köy Enstitüleri’nde öğretmen adayları, çalışarak hem kendi barınaklarını, dersliklerini ve diğer gereksinimlerini, çalışma yerlerini yapmışlar hem de gereken genel kültür ile meslekî bilgileri ve tarım çalışmaları yaparak köy için gerekli olan beceriyi kazanmışlardır. Bunlar, işi bilen öğretmen ve usta öğreticilerin rehberliği altında gerçekleşmiştir.

Köy Enstitüleri kurulmasının amacı,

  •          Köyü bilen, köyde yetişen gençlerin öğretmen olarak eğitim almasını sağlamak
  •          Köyün ve köylünün gelişimine katkı sağlamak
  •          Eğitim alanında kırsal kesimde yaşayan halk ile kentliler arasındaki bozuk dengeyi eşitlemek
  •          Eğitimin mali yükünü hafifletmek

Böylece hem öğretmensizlikten okuyamayan köy çocuklarına öğretmen bulunmuş olacak, hem de o köydeki geçim kaynakları değerlendirilecekti.

Yüksek ideallerle başlayan bu devrim, aynı zamanda Toprak Reformunun da destekleyicisi niteliğini taşıyordu. Ülkenin kalkınma hamlesinde önemli bir yeri olacaktı ve Atatürk’ün ideallerinden biri daha gerçekleşecekti. Milli Şef İsmet İnönü de Toprak Reformu konusunda olduğu gibi, Köy Enstitüleri’ni de destekliyordu.

Köy Enstitüleri 1940 ile 1953 yılları arasında eğitim programına devam etmiş sonraki dönemde kapatılmıştır

Toprak Mahsulleri Vergisi (19 Nisan 1944)

Savaş yıllarında büyük kazançlar elde eden büyük toprak sahiplerinin gelirlerinin vergilendirilmesi amacıyla Toprak Mahsulleri Vergisi çıkarılmıştır. Bu vergi zamanla amacı dışına çıkarak daha çok geçimlik tarım yapan kitleyi mağdur etmiştir. Çünkü ürettikleri ürünleri piyasada satmayan, sadece kendi gereksinimi için kullanan çiftçiler, kazanmadıkları bir paranın vergisini vermek zorunda kalmışlardır. Üstelik kanunun bir diğer olumsuz tarafı ürün miktarının önceden yapılan tahminlere dayandırılması, somut olmayan bir rekolte için vergi talep edilmesidir.

TBMM görüşmelerinde tartışmalara yol açan Toprak Mahsulleri Vergisi özellikle büyük toprak sahipleri tarafından eleştirilmiştir. Ancak tüm karşı duruşlara rağmen verginin uygulaması 3 mahsul yılı sürmüştür.

Ancak verginin en önemli sonucu parti içi muhalefetin ciddi anlamda ortaya çıkmasıdır.