Milletler Cemiyetine Giriş (18 Temmuz 1932)

Milletler Cemiyeti, I. Dünya Savaşı’nın galibi devletler tarafından dünya barışını korumak, Versailles Antlaşması ile Avrupa’da oluşturulan düzenin korunmasını sağlamak ve uluslar arası işbirliğini artırmak amacıyla kurulmuştur. Ancak bu teşkilat başlangıçta bir süre İngiltere’nin kontrolünde faaliyet göstermiştir. Bu yüzden Türkiye, İngiltere ile olan sorunları nedeniyle ilk etapta teşkilata pek sıcak bakmamıştır. Ancak takip ettiği “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” felsefesinin bir gereği olarak Türkiye, 1928’den itibaren dünyadaki silahsızlanma faaliyetlerine katılmış ve 1929’da da Briand-Kellog Paktını imzalayarak, uluslar arası ilişkilerde barıştan yana olduğunu ortaya koymuştur Bu durum Türkiye’nin 1930’lardan itibaren Milletler Cemiyeti ile ilgilenmesine sebep olmuştur.

Türkiye 1932’de Milletler Cemiyeti ile işbirliğine hazır olduğunu bildirmiştir. Bunun üzerine İspanya ve Yunan temsilcileri Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne kabul edilmesi yönünde bir teklif vermişlerdir. Bu teklifin 6 Temmuz 1932’de Milletler Cemiyeti Genel Kurulu’nca kabul edilmiştir. Bu kararın 18 Temmuz 1932’de de TBMM Genel Kurulu’nda onaylanması sonucu, Türkiye resmen Milletler Cemiyetine üye olarak katılmıştır.

Yurtta sulh cihanda sulh ilkesinin benimsendiğinin göstergesidir.

Balkan Antantı (Paktı) (9 Şubat 1934)

İtalya ve Almanya’nın saldırgan tutumlarının özellikle İtalya’nın Balkanların işgaline yönelik çalışmalarının fark edilmesi üzerine Balkanlarda barış ve güvenliği sağlamak, ayrıca üye devletlerarasında dostluğu, barışı ve kültürel işbirliğini geliştirmek amacıyla Türkiye-Yunanistan-Yugoslavya ve Romanya devletleri arasında kurulmuş bölgesel bir örgüttür. Balkan Paktı ‘nın kurulmasıyla Türkiye’nin batı sınırlarının güvenlik ve saygınlığı artmıştır. II. Dünya Savaşı ve sonrası değişen siyasi şartlar dolayısıyla Balkan Paktı dağılmıştır.

Bulgaristan, Balkan ve l. Dünya Savaşı sırasında kaybettiği toprakları geri alma siyaseti güttüğü için Balkan Pak­tına katılmamıştır.