MUSTAFA KEMAL PAŞA YA SUİKAST GİRİŞİMİ 16-HAZİRAN-1926  
  -Mustafa Kemal’in İzmir’e yapacağı gezi sırasında suikast yapılacağı haberi alındı.

-Suikastçiler yakalanır ve cezalandırılır.

Not: İzmir suikastinde parmağı olduğu iddia edilen Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ileri gelenleri suçsuz oldukları anlaşılınca serbest bırakıldılar.

 
     

 

  SERBEST CUMHURİYET FIRKASI 12-AĞUSTOS-1930  
  -1929-1930 yıllarında bütün dünyada büyük bir ekonomik kriz yaşanıyordu.

-Türkiye bu krizden etkilenmişti.

-Mustafa Kemal Paşa Fethi Bey’e yeni bir parti kurmasını tavsiye etti.

-Fethi Bey Liberalizm’i savunuyordu.

-Rejim karşıtları partide yoğunlaşınca Fethi Bey 17-KASIM-1930’da partiyi kapattı.

 
     

 

  MENEMEN OLAYI  
  -Serbest Cumhuriyet Fırkası kapatıldıktan sonra 23-ARALIK-1930’da Menemen olayı çıktı.

-Derviş Mehmet adında bir kişi halkın din duygularını istismar ederek bir ayaklanma başlattı.

-Olayı bastırmak isteyen Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay ve bir bekçi şehit oldu. İsyan bastırıldı. İsyancılar cezalandırıldı.

NOT: Serbest Fırka denemesi ve Menemen olayı demokrasi ortamının henüz doğmadığım gösteriyordu. Çok partili rejim denemeleri olumlu sonuçlanmadı. Daha sonra 1946’lı yıllarda çok partili rejime geçildi.

 
     

 

  HUKUK ALANINDAKİ İNKILAPLAR  
  1-Yeni Türk Medeni Kanununun kabulü: 17-ŞUBAT-1926 Medeni kanun İsviçre Medeni Kanun’u Örnek alınarak kabul edildi.

Avrupa’da hazırlanan medeni kanunların en sonuncusudur.

Çeşitli problemlere pratik ve akılcı çözümler getirmesi.

Daha önce çıkan yasalarda görülen aksaklıkların giderilmiş olması sebebiyle örnek alındı

17-Şubat-1926’da kabul edilen ve 4-Ekim-1926’da yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu ile:

Birden fazla kadınla evlenme kaldırıldı

Evlenme işlerinin şahitler ve resmi nikah memuru huzurunda yapılması esası getirildi. Resmi nikahtan sonra dini nikah kıyılması serbestti.

Kadın da erkek gibi boşanma davası açabilecek, ancak boşanmaya hakim karar verecekti.

Boşanma halinde kadın ve çocuğun hakları güvenceye alındı.

Miras hukukunda, kadın ve erkeğin eşitliği sağlandı.

Borçlar Kanunu, İsviçre Borçlar Kanunundan alındı. (22-Nisan-1926)

Ceza Kanunu, İtalya’dan alınmıştır. ( 1 -MART-1926)

Hukuk Muhakemeleri Ulusal Kanunu, İsviçre’den alınmıştır. (5- EKİM-1927-Y. GİR. )

Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu Alman Kanunundan alınmıştır. (20-AĞUSTOS-1929-Y. GİR. )

2- 20-Ocak-1921 Anayasasının Kabulü:

” Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesini kabul etmiştir. Yeni Türk Devleti’nin ilk yazılı Anayasasıdır. 23 maddeden oluşan bu Anayasa olağanüstü şartların gerektirdiği acil ihtiyaçları karşılamak için hazırlanmış kısa bir Anayasadır. Kuvvetler Birliği ilkesini ve “Meclis Hükümeti” sistemini benimsemiştir 29-EKİM-1923’de

yapılan bir değişiklikle “TÜRKİYE DEVLETİ’NİN HÜKÜMET ŞEKLİ CUMHURİYETTİR” hükmü eklendi..

 

  3- 20-NİSAN-1924 Anayasası  
  Bu Anayasa 105 maddeden oluşmaktadır. İkinci Anayasadır. Kuvvetler Birliği ilkesi geçerli, ancak yargı bağımsızdı.

10-NİSAN-1928’de yapılan değişiklikle’ Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dini İslamiyet’tir. ” Maddesi çıkarıldı, Laik Devlet esasına geçildi.

5-ŞUBAT-1937’deyapılan değişiklikle Atatürk İlkeleri Anayasa girmiştir.

 
     

 

  KADIN HAKLARI VE ATATÜRK  
  Aile, toplum hayatının temelidir. Atatürk, ailenin önemini şu sözlerle belirtmiştir. “Medeniyetin esası, ilerlemenin ve kuvvetin temeli, aile hayatındadır. Bu hayatta yozlaşma, muhakkak sosyal, ekonomik ve siyasi bozulmaya sebep olur. ”

Bir başka konuşmamda; “Bugünün anaları için, gerekli özellikleri taşıyan çocuk yetiştirmek, çocuklarını bugünkü hayat için yararlı bir üye durumuna getirmek, pek çok yüksek nitelikleri taşımalarına bağlıdır. Bundan dolayı kadınlarımız hatta erkeklerden daha çok aydın, daha çok feyizli, daha çok bilgili olmak zorundadırlar” diyordu.

Atatürk, kadınların eğitimi konusuna hemen her konuşmasında yer vermiş,

1926 Medeni Kanunu ile kız öğrencilerin yüksek öğrenim ile ilgili imkanlarının gelişmesine katkıda bulunmuş, 1927 yılında bütün ortaokullarda karma eğitim başlatılmıştır. Kadınların okuma-yazma öğrenmelerine de Atatürk büyük ölçüde önem vermiştir. Kadınlarımız Medeni Kanun ile meslek seçme hakkına kavuştular.

Kadınlarımızın siyasi hakları ise;

3-NİSAN-1930 yılında belediye seçimlerine katılma, seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır.

5-ARALIK-1934 ‘de milletvekili seçme ve seçilme hakkı verilmiştir.

NOT: Kadınlarımız, siyasi haklara birçok batılı ülke kadınlarından daha önce kavuşmuşlardır.

 
     
 
     

 

  EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR  
  Atatürk “Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri öğretim sınırları ne olursa olsun, en evvel ve esaslı olarak Türkiye’nin istiklaline, kendi benliğine ve milli geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir” diyerek eğitim prensibini belirtmiştir.

 

  1-Tevhid-i Tedrisat Kanununun Kabulü ve Medreselerin Kaldırılması 3-MART-1924  
  Öğretim Birliği Kanunu ile her çeşit eğitim ve öğretim kurumu devlet denetimine geçti.

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINA bağlanan bu kurumların böylece tek elde toplanması sağlandı. Tevhid-i Tedrisat Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra medreseler de kapatıldı. Çünkü, zamanının en ileri öğretim kurumlan olan medreseler, hem canlılığını kaybetmiş, hem de toplum ihtiyaçlarına cevap veremez bir duruma gelmişti.

1926’da Maarif Teşkilatı Hakkındaki Kanun kabul edildi. Buna göre devletin izni olmadan hiç bir okulun açılamayacağı hükmü getirildi. Müfredat programları değiştirildi

 
     

 

  Türk Harflerinin Kabulü l-KASIM-1928  
  Türk Milleti bugüne kadar Göktürk, Uygur, Arap alfabelerini kullanmıştı.

1-Kasım-1928’de Latin Alfabesi kabul edildi. Yeni alfabeyi öğretmek ve eğitimi geliştirmek, okuma ve yazmayı yaygınlaştırma seferberliği başladı. Millet Mektepleri açıldı. 24-Kasım-1928 tarihli ” Millet Mektepleri Talimatnamesi” ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Millet Mekteplerinin “BAŞÖĞRETMENİ” unvanını aldı.

24-KASIM-1981’den beri ÖĞRETMENLER GÜNÜ” olarak kutlanmaktadır.

 
     

Türk Tarih Kurumu Kuruldu. (1931) Türk Tarihinin Ana hatları isimli eser yayımlandı.

Türk Dil Kurumu Kuruldu. (1932)

Ankara Hukuk Mektebi Açıldı. (1925)

İstanbul’da Darülfünun Kapatıldı ve İstanbul Üniversitesi Açıldı. (1933)

 
     

 

  TOPLUMSAL ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR  
   

  1- TEKKE ZAVİYE VE TÜRBELERİN KAPATILMASI  
  Tekke ve zaviyeler dini yayma ve anlatma amacıyla kurulan kurumlardı.

Zamanla bozulmuşlardır. 30-KASIM-1925’de kapatılmıştır. (Tekkelerin, Zaviyelerin ve Türbelerin kapatılmasına ve türbedarlıklarla bir takım unvanların kullanılmasının yasaklanmasına ve kaldırılmasına karar verildi. )

Din ve devlet büyüklerinin türbeleri daha sonra açıldı. (MEVLANA CELALETTİN, HACI BAYRAM VELİ, HACI BEKTAŞ, FATİH SULTAN MEHMET, YAVUZ SULTAN SELÎM. KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN ) gibi.

 
     

 

  2- KIYAFETTE DEĞİŞİKLİK  
  Atatürk Kastamonu’ya şapka giyerek gitti.

T. B. M. M. ’si 25-KASIM-1925’te “Şapka Giyilmesi Hakkındaki Kanunu kabul etti.

Hangi dine mensup olursa olsun din adamları dini kıyafetleri yalnız ibadet

yerlerinde giyebileceklerine dair kanun 1935’te kabul edildi. (Sadece Diyanet İşleri

Başkanı , Rum ve Ermeni Patrikleri, Hahambaşı ve diğer dini toplulukların din adamları, her zaman dini kıyafette dolaşabilecekti. )

 
     

 

  3- SOYADI KANUNU 21-HAZİRAN-1934  
  Herkes gülünç ve ahlaka aykırı olmamak kaydıyla istediği soyadını seçmekle serbest bırakıldı. (Aynı yıl toplumsal unvanlar kaldırıldı. Ağa, Hacı, Hafız, Hoca, Molla, Efendi, Bey, Beyefendi, Paşa, Hanım, Hanımefendi. )

T. B. M. M. ‘si Gazi Mustafa Kemal ‘e “ATATÜRK ” Soyadını verdi. 24-KASIM-1934

 
     

 

  4- TAKVİM SAAT VE ÖLÇÜLERDE DEĞİŞİKLİK  
  26-ARALIK-1925’te Takvim ve saat değişti. Hicri ve Rumi takvim yerine Miladi takvim, alaturka saat yerine de milletlerarası saat kabul edildi.

20-MAYIS-1928’de milletlerarası rakamlar yürürlüğe girdi. 1935’te de hafta tatili Pazar gününe alındı. 26-MART-1931’de ölçülerde değişiklik yapıldı.

 
     
 
     

 

  EKONOMİK ALANDA YAPILAN YENİLİKLER  
   

  İZMİR İKTİSAT KONGRESİ  
  17-ŞUBAT-1923’de İzmir’de TÜRKİYE ” 1. İKTİSAT KONGRESİ ” toplandı.

MİLLİ EKONOMİ İLKESİ kabul edildi.

Bankacılığın Geliştirilmesi Kararı Alındı.

• Planlı Ekonomiye Geçildi.

 
     

 

  TARIM ALANINDA YAPILANLAR  
  1-Aşar Vergisi Kaldırıldı. 17-ŞUBAT-1925 Osmanlı döneminde ürün üzerinden alınan Aşar vergisi kaldırıldı. Köylü rahatladı.

TARIM Kredi Kooperatifleri Kuruldu. 1929 Ziraat Bankasından köylüye kredi imkanı sağlandı.

Yüksek Ziraat Enstitüsü Kuruldu. 1933

Tarımda bilimsel araştırmalar yapıldı. Kooperatifçilik teşvik edildi.

Devlet Üretme Çiftlikleri ve Tohum Islah İstasyonları Kuruldu.

1929’da Toprak Reformu yapılmak istendi, fakat başarılı olunamadı.

 
     

 

  TİCARET ALANINDA YAPILANLAR  
  İŞ BANKASI KURULDU. 1924 Özel teşebbüse kredi vermek, Milli Türk Tüccarını desteklemek amacıyla kurulmuştur.

KABOTAJ Kanununun çıkarılması 1 TEMMUZ-1926 Kapitülasyonlarla elimizden çıkan Türk denizlerinde gemi işletme hakkı, yani Kabotaj hakkı Türkiye’ye

geçti.

3- Yabancıların kurduğu ticaret işletmeleri satın alınarak millileştirilmiştir.

NOT: Ziraat Bankası Osmanlı Döneminde 1863’de kurulmuştur. 1889′ da ZİRAAT BANKASI adını almıştır.

 
     

 

  SANAYİ VE MADENCİLİK ALANINDA YAPILANLAR  
  – Özel girişimi desteklemek için 1926’da Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarılmıştır. Fakat bu girişimler başarısız olmuştur çünkü:

Özel sermayenin yetersiz olması

1929 Dünya ekonomik bunalımının çıkması

Not: Bu kanun ile sadece Uşak Şeker Fabrikası ve bir dokuma fabrikası açılmıştır.

Kamu iktisadi teşekkülleri oluşturulmuştur (K. İ. T)

1933 ‘de kabul edilen I. Beş yıllık kalkınma planı ile Devlet Ekonomiye ağırlığını koymuştur.

Sümerbank ve bağlı 5 kumaş fabrikası açılmıştır.

Beykoz Ayakkabı Fabrikası açılmıştır.

Paşabahçe şişe ve cam fabrikası açılmıştır.

Şeker ve çimento fabrikaları kurulmuştur

İzmit’te kağıt fabrikası kurulmuştur.

Gemlik’te yapay ipek fabrikası açılmıştır.

Daha sonra ilk ağır sanayi atılımı yapılmış ve 1939’da Karabük’te ilk demir-çelik fabrikası kuruldu.

ELEKTRİK VE MADEN işleri için 1935’de ETİBANK ve aynı gün kurulan

MADEN TETKİK VE ARAMA ENSTİTÜSÜ (MTA) ise Maden aramakla görevlendirilmiştir.

• Ayrıca bu dönemde Türkiye Emlak Kredi Bankası(1936), Denizbank(1937), Devlet Ziraat İşletmeleri Kurumu(1938)… gibi önemli kuruluşlar kuruldu.

 
     
 
     

 

  BAYINDIRLIK VE ULAŞIM ALANINDA YAPILANLAR  
  • Osmanlı Dönemindeki demir yollarına ilaveten yenileri yapıldı. Karayolları, limanlar ve şehirlerin imarına girişildi.  
     

 

  SAĞLIK ALANINDA YAPILANLAR  
  • Cumhuriyetten önce kurulan ilk TBMM Hükümeti’nin Sağlık Bakanlığı vardı. Öncelikle sıtma ve frengi ile savaşta başarı kazanıldı.  
     

 

  ATATÜRKÇÜLÜK VE TÜRK İNKILABININ DAYANDIĞI TEMEL İLKELER  
  Atatürk İlkelerinin oluştuğu ortam ve özellikleri:

• Osmanlı Devleti’nde yönetim 19. Yüzyılın sonlarına doğru kurumları itibariyle bozulmuştu. Buda yenileşme ihtiyacını ortaya çıkardı.

• Atatürk ilkeleri, Türk vatanını parçalamak, Türk milletinin yok edilmek istendiği bir dönemde uygulanmaya başlandı.

 

  Atatürk ilkelerinin ortak özellikleri  
  Atatürk ilkeleri, Türk Milleti’nin ihtiyaçlarından doğmuştur.

Bir bütünü oluştururlar. Birbirinden ayrılmaz

Atatürkçü düşünce sistemini meydana getirir.

Atatürk ilke ve inkılaplarının dayandığı esaslar:

Milli tarih şuuru, vatan ve millet sevgisi

Milli Dil

Bağımsızlık

Milli Egemenlik

Milli Kültür

Çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkma

Akılcılık “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” prensibi

Türk Milliyetçiliğine inanmak ve güvenmek

Milli birlik ve beraberlik, ülke bütünlüğü

Barışçılık “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh “prensibi

 
     

 

  TEMEL İLKELER  
   

  CUMHURİYETÇİLİK İLKESİ  
  Türk ulusunun yaradılışına ve karakterin en uygun idare Cumhuriyet idaresidir. Bugünkü hükümetimiz, doğrudan doğruya ulusun kendi kendine, kendiliğinden yaptığı

bir devlet teşkilatı ve hükümetidir ki, onun adı Cumhuriyet’tir. Artık hükümetle Ulus arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Yönetim halk, halk yönetim demektir. (Nutuk, Cilt 3, s. 76 Cilt 2, s. 230)

 
     

 

  MİLLİYETÇİLİK İLKESİ  
  Biz doğrudan doğruya Milliyetperveriz, Türk Milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumumuzdur. Bu toplumun fertleri ne kadar Türk kültürü ile dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur. (İlk öğretim, Cilt: 4, s. 6)

“Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu ve Trakyalı hep bir soyun evlatları ve aynı cevherin damarlarıdır. (Atatürk Diyarbakır’da 1923, Sayfa: 4)

 
     

 

  HALKÇILIK İLKESİ  
  Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk halkına Türk Milleti denir (Atatürk ve Atatürk İlkeleri Yavru, S. 13) Türkiye halkı, ırkça, dince ve kültürce ortak, birbirlerine karşılıklı saygılı ve fedakarlık hisleriyle dolu, kaderleri ve menfaatleri müşterek olan bir toplumdur. (3. 1922 Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt: 1, Sayfa: 221)  
     

 

  LAİKLİK İLKESİ  
  Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz bir milletin devamına imkan yoktur. Yalnız şurası var ki din, Allah ile kul arasındaki bağlılıktır. Softa sınıfının din simsarlığına müsaade edilmemelidir. Dinden maddi menfaat temin edenler, iğrenç kimselerdir. İşte biz bu vaziyete karşıyız ve buna müsaade etmiyoruz. (Atatürk’ün Hususiyetleri, Kılıç Ali, Sayfa: 116)  
     

 

  DEVLETÇİLİK İLKESİ  
  Bizim takibini uygun gördüğümüz devletçilik prensibi bütün üretim ve dağıtım araçlarını fertlerden alarak Milleti büsbütün başka esaslar içinde düzenlemek amacını güden, özel ve kişisel ekonomik teşebbüse ve faaliyete meydan bırakmayan sosyalizm prensibine dayalı kolektivizm, komünizm gibi bir sistem değildir. (Atatürk’ten Yazdıklarım, Afet İnan, Sayfa: 66-67)  
     

 

  İNKILAPÇILIK İLKESİ  
  Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen modern ve bütün anlam ve biçimi ile uygar bir toplum haline getirmektir. İnkılabımızın asıl hedefi budur. Bu gerçeği kabul etmeyen zihniyetleri darmadağın etmek zorunludur. (Atatürk, 1925, Kurtuluş ve Sonrası, A. Doğan, Sayfa 165)  
     
 
     

 

  BÜTÜNLEYİCİ İLKELER  
  Milli Egemenlik

Milli Birlik ve beraberlik

Özgürlük ve Bağımsızlık

Yurtta Sulh, Cihanda sulh

Çağdaşçılık ve Batılılaşma, İnsan ve İnsan sevgisi

Akılcılık-Bilimsellik

 
     
 
     

 

  ATATÜRK DÖNEMİNDE TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN DIŞ POLİTİKASI  
  1- Atatürk’ün dış politika ilkeleri:

2- Milli bağımsızlığımıza saygı gösteren ülkelerle dost geçinmek, düşmanlara karşı dikkatli olmak

Dünya barışına katkıda bulunmak, barışçı politikalar takip etmek

3- Yurtta Sulh, Cihanda Sulh

 

  NÜFUS MÜBADELESİ (Değiş- Tokuş)  
  Lozan’da İstanbul’daki Rumlar ile Batı Trakya’daki Türkler dışındaki Türk ve Rum nüfusun değiştirilmesi öngörülmüştü.

• Yunanistan Mondros Mütarekesinden önce İstanbul’a gelmiş olan Rumlarında. İstanbullu sayılmasını istiyordu.

NOT: Yunanistan’ın amacı İstanbul’da daha çok Rum bırakmaktı.

• Türk tarafı ise “yerleşmiş” (Etabli) deyiminin kendi kanunlarına göre kabul edeceğini bildirdi.

Konu Adalet Divanına götürüldü. Divanda çözülemedi.

Önce Yunanistan Batı Trakya’daki Türklerin mallarına el koydu.

İki taraf da savaş noktasına geldiyse de anlaştılar. 1926

Nüfus mübadelesi 1930’da gerçekleşti.

• Yunan Başbakanı Venizelos ‘un Türkiye’yi ziyaretinden sonra Türkiye ile Yunanistan arasında dostluk dönemi başladı.

NOT: Türk Yunan ilişkileri 1954yılına kadar dostluk çerçevesi içinde kaldı. 19S4’te Yunanistan ‘in Kıbrıs ‘ı ele geçirmek istemesi üzerine ilişkiler tamamen bozuldu.

SONUÇTA: Doğdukları yer ve geldikleri tarih ne olursa olsun İstanbul’daki Rumlarla Batı Trakya’daki Türklere Etabli ” Sürekli oturan ” sıfatı verilecekti.

 
     

 

  YABANCI OKULLAR MESELESİ  
  Lozan’da yabancı okulların denetimi Türkiye’ye bırakıldı.

Bu okullar Türk kanunlarına uyacaklardı.

Türk Hükümeti, yabancı okullarda Türkçe, Türk Tarihi ve Coğrafya derslerinin Türkçe ve Türk öğretmenler tarafından okutulmasına karar verdi, 1926’da bir tüzük yayınladı.

Bazı okullar buna uymak istemediler.

Diğer ülkelerden müdahale istediler. Türkiye bunu iç meselesi saydı.

Hükümet kararlarına uymayan okullar kapatıldı, diğerleri uydular.

NOT: Bugün sayıları 63 civarında olan yabancı okullarda Tarih, Türkçe ve Coğrafya dersleri Türk öğretmenler tarafından ve Türkçe okutulmaktadır. Türk müfettişler tarafından-denetlenmektedir.

 
     

 

  TÜRKİYE’NİN MİLLETLER CEMİYETİNE GİRİŞİ 1932  
  Wilson ilkelerine göre I. Dünya savaşından sonra kuruldu.

Türkiye’nin dış problemlerini barışçı yollarla çözmesi üzerine, Cemiyet-i Akvam Türkiye ‘yi üyeliğe davet etti.

18-Temmuz-l932 tarihinde Türkiye Milletler Cemiyeti’ne (Cemiyet-i Akvam) üye oldu.

 
     

 

  IRAK SINIRI VE MUSUL MESELESİ 5-HAZİRAN-1926  
  Mondros Mütarekesinden hemen sonra İngilizler Musul’u işgal etti.

Lozan’da çözümlenememiş ve sonraya bırakılmıştı.

1924 ‘de başlayan görüşmelerden sonuç alınamadı,

Türkiye ve İngiltere savaş hazırlıklarına başladı.

13-Şubat-1925 ‘de doğuda Şeyh Sait ayaklanması çıktı.

4-Mart -1925’de Takrir-i Sükun (Huzur ve güvenliği sağlama) kanunu çıkarıldı. Ayaklanma bastırıldı.

• 5-Haziran -1926’da İngiltere ile Ankara Antlaşması imzalandı. Sınır bu günkü şekilde çiziliyor, Musul Irak topraklarında kalıyordu.

NOT: Antlaşmaya göre; Irak hükümeti, petrol üzerine konan vergi gelirinden kendi payına düşecek miktarın yüzde onunu 25 yıllık bir süre için Türkiye’ye vermeyi kabul ediyordu.

 
     

 

  BALKAN ANTANTI 9 ŞUBAT 1934  
  1933 yılında İtalya ve Almanya’nın güçlenmesi Balkan devletlerini birbirlerine yaklaştırdı. Çünkü; İtalyanların Balkanlar, Almanya’nın da Doğuda çıkarları vardı.

Türkiye, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya bir araya gelerek Balkan Paktını kurdular. 9-Şubat-1934

• Bu Pakt ile bu devletlere ait sınırlar güvenlik altına alınıyordu.

Not: (1) Yunanistan ile ilişkileri iyi olmayan Bulgaristan Balkan Paktına alınmadı.

Not: (2) Yugoslavya’nın ayrılması ile Pakt dağıldı. (Almanya ve İtalya’nın baskısı ile Yugoslavya’nın Bulgaristan ile anlaşma yapması ve savaş ortamının problemleri sebebiyle)

 
     

 

  SADABAT PAKTI 9-TEMMUZ-1937  
  İtalya’nın Ortadoğu üzerindeki emellerinin artması üzerine Türkiye -İran, Irak, Afganistan arasında yakınlaşma doğdu.

Bu devletler 1937’de Sadabat Paktını kurdular.

Not: (l)Bu Antlaşma ile Türkiye doğu ve güney sınırlarını güvenlik altına almıştır.

 
     

 

  MONTRÖ SÖZLEŞMESİ 20 TEMMUZ 1936  
  Lozan’da Boğazlar komisyonu milli hakimiyetimizi sınırlamıştı.

Türkiye geçişi denetleyemiyor ve asker bulunduramıyordu.

İtalya’nın Habeşistan’a saldırması, Almanya’nın Versay ile askersiz olması gereken Ren bölgesine asker sokması ve dünyanın savaş ortamına sürüklenmesi üzerine Milletler Cemiyeti’ne başvurdu.

• 20-Temmuz-l936 ‘da ilgili devletlerle yapılan Antlaşmaya göre:

Boğazlar Komisyonu kaldırıldı.

Türk askeri askersiz bölgeye girecek.

Boğazlar Türk Devletine verildi.

• Ticaret gemileri serbestçe geçecek, ancak askeri gemilerin geçişi sınırlandırılacaktı.

• Savaş sırasında Türkiye Boğazları kapatabilecekti.

• Herhangi bir anda Karadeniz’de bulunabilecek ve Karadeniz’de kıyısı olmayan devletlerin donanmalarına ait savaş gemileri zaman ve ağırlıkları bakımından sınırlandırıldı. Ayrıca, Boğazlardan geçecek savaş gemileri için önceden Türk Devletinden izin alınacaktı. Böylece, boğazlar üzerindeki Türk egemenliği kayıtsız şartsız kabul edildi.

Sözleşme; Fransa İngiltere, Yugoslavya, Romanya, Yunanistan, Sovyetler Birliği ve Türkiye tarafından imzalandı

NOT: (1) Montrö Sözleşmesi ile Türkiye Doğu Akdeniz’de güçlenmiş, milletlerarası dengede önemli bir konuma gelmiştir.

NOT: (2) Görüşmelerde Rusya direnmiş, İngiltere ise Almanya ve İtalya’nın güçlenmesi sebebiyle Türkiye’nin yanında yer almıştır.

 
     

 

  HATAY MESELESİ VE HATAY’IN ANAVATANA KATILMASI  
  1921 Ankara Antlaşması’nda Hatay ve İskenderun için özel bir yönetim kabul edilmişti.

Fransa 1936’da Suriye ve Lübnan üzerindeki manda yönetimini kaldırınca Türkiye müdahale ederek Hatay ‘in durumunun belirlenmesini istedi.

• Hatay’ın geleceğinin belirlenmesi için halk oyuna başvuruldu. Halkoylaması Milletler Cemiyeti gözetiminde yapıldı.

2-Eylül-l 938 ‘de Bağımsız Hatay Devleti kuruldu.

Tayfur Sökmen ilk cumhurbaşkanı oldu.

Daha sonra Hatay, kendi Millet Meclisinin aldığı bir kararla TÜRKİYE’YE katıldı. 29-Haziran-1939

NOT: (1) TBMM (si Hatay’ın Anavatana katılışını 30-Haziran-1939’da onayladı. 7-Temmuz-1939’da çıkarılan bir kanunla Hatay’ın il olması sağlandı.

NOT: (2) Atatürk’ün hayatının son aylarını büyük bir üzüntü ile geçirmesine sebep olan Hatay meselesi onun dahice siyaseti sayesinde çözümlendi.

NOT: (3) Hatay’ın Anavatana katılması olayında Fransa, Türkiye lehine ılımlı davranmıştır. Bunda Almanya’nın yayılmacı politikalarının etkisi olmuştur.