Osmanlı Devleti’nde saray ‘ da padişahın erkek çocuklarına şehzade denirdi. Tahta geçecekleri için şehzadelerin eğitimine büyük önem verilmiştir. I. Murat döneminden itibaren şehzadeler genç yaşta Anadolu’da bazı eyaletlere sancak beyi olarak gönderilmiş ve yanlarına “lala” denilen hocalar verilmiştir.
Şehzadelerin sancaklara gönderilmesi uygulaması Fatih’in kanunnamesinde yasalaşmıştır.
Bu şekilde bir çeşit padişahlık stajından geçen şehzadeler hem yönetim deneyimi kazanmış hem de halkla kaynaşmışlardır. Ancak şehzadelerin merkezden uzak yerlere gönderilmiş olması onların kontrol edilmesini zorlaştırmış hatta bazı şehzadeler bu durumdan yararlanarak isyan çıkarmıştır. Bu nedenle III. Mehmet Döneminden itibaren şehzadeler sancaklara gönderilmemiş sarayda bir nevi kafes hayatı yaşamamışlardır.
Sancağa çıkarak tahta geçen son padişah III. Mehmet, kafes usulü ile tahta geçen ilk padişah I. Ahmet’tir.
Şehzadelerin sancağa gönderilmesi uygulamasının kaldırılması şehzadelerin kontrol altında tutulmasını sağlamış ancak devlet yönetiminde tecrübe kazanmalarını engellemiştir.
Osmanlı Devleti’nde saray padişahın devleti yönettiği ve özel hayatını geçirdiği yerdir. Ülkenin tüm birimleri saraydan yönetilmiştir. Bu yüzden saray yüksek bir devlet dairesi konumundadır. Saray; birun, enderun ve harem bölümlerinden meydana gelmiştir.
Kelime anlamı dış, taşra olan bîrun Osmanlı sarayının ana girişinden sonra gelen kesimine verilen addır. Sarayın birinci avlusunda birun erkânı yer alır. Sadrazam dâhil devlet yöneticileri bir anlamda birun görevlisi sayılabilirse de uygulamada birunda enderunda olmayan kapıkulları ile divan hizmetlileri bulunur. Devlet hizmetleri bu kısımda görülür.
Birundaki saray hizmetlileri arasında şunlar vardı: