Çanakkale Cephesi

İtilaf devletleri tarafından açılmıştır.

Açılma Nedenleri

1)  İstanbul ve boğazları ele geçirerek Osmanlı Devleti’ni saf dışı bırakmak böylece savaşa daha erken bir tarihte son vermek

2)  Rusya’ya askeri ve ekonomik yardım götürmek

3)  Balkan devletlerinin savaşa katılmalarını sağlamak

4)  Osmanlı ordularının Kafkas ve Kanal cephelerinden çekilmesini sağlamak

İngiliz ve Fransız donanmalarının saldırısıyla 19 Şubat 1915’te denizde başlayan savaş 18 Mart 1915’de Osmanlı’nın zaferi ile sonuçlanmış;  25 Nisanda başlayan kara savaşları da İtilaf Devletlerinin mağlubiyeti ile sonuçlanmıştır. 

Nusret mayın gemisinin boğaza döşediği mayınlar Çanakkale Deniz Savaşları’nın kazanılmasında etkili olmuştur.

Denizlerdeki başarısızlık üzerine İtilaf Devletleri 25 Nisan 1915’te Gelibolu Yarımadası’na asker çıkarmışlardır.

İngilizler kara çıkarmasında sömürgelerinden getirdiği ve ANZAC adı verilen yardımcı kuvvetleri kullanmışlardır.

Mustafa Kemal 2 Şubat 1915’te Bulgaristan’daki ataşelik görevinden ayrılmış ve Çanakkale’deki 19. Fırka (tümen) komutanlığına atanmıştır. Anafartalar, Arıburnu, Conkbayırı, Kireçtepe gibi yerlerde gösterdiği başarılarla İtilaf Devletleri’nin ilerleyişine engel olmuş özellikle Anafartalar’daki başarısından dolayı kendisine “Anafartalar Kahramanı” unvanı verilmiştir. 

Mustafa Kemal “Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum” sözünü Çanakkale Savaşları sırasında söylemiştir. 

Hem karada hem de denizde başarı gösteremeyen İtilaf Devletleri Ocak 1916’da Çanakkale’yi tamamen terk etmişlerdir.

Sonuçları:

1)       I. Dünya Savaşı uzamış, İstanbul’un erken işgali engellenmiştir.

2)       500 bine yakın insan ölmüştür.

3)       Rusya’ya yardım götürülemediğinden dolayı Rusya’da artan ekonomik kriz Bolşevik İhtilaline zemin hazırlamıştır.

4)       Bulgaristan İttifak Devletleri yanında savaşa katılmıştır.

5)       Türk milletinin kendine olan güveni artmış bu güven milli mücadeleye taşınmıştır.

6)       Mustafa Kemal albaylığa terfi etmiştir (1 Haziran 1915).

7)       Türk milletinin bağımsızlığa verdiği önem ortaya konmuştur. 

8)       Sömürge altındaki milletler cesaretlenmiştir.

   Çanakkale Cephesi Osmanlı’nın I. Dünya Savaşı’nda tam anlamıyla başarılı olduğu tek cephedir.

  • Mustafa Kemal I. Dünya Savaşında sırasıyla Çanakkale, Kafkasya ve Suriye cephelerinde görev yapmıştır.

Irak Cephesi

İngilizler tarafından açılmıştır.

Açılış Sebepleri

1)       İngilizlerin, Hint deniz yolunun güvenliğini sağlayarak bölgedeki Alman tehlikesini ortadan kaldırmak istemesi

2)       İngilizler Musul-Kerkük petrollerini ele geçirmek istemesi

3)       İngilizlerin kuzeye çıkarak Rusya ile karadan bağlantı kurmak istemesi

İngilizler Nisan 1916’da Kutü’l-Amare’de Türklere mağlup olmuş ve İngiliz General Towsend Türklere esir olmuştur. İngilizler Mart 1917’de Bağdat’a girmişler ve savaş sona ermeden önce Musul önlerine kadar gelmişlerdir.

Filistin-Suriye Cephesi

Osmanlı’nın Kanal’da başarısız olması üzerine İngilizler tarafından açılmıştır.

Bu cephede Mustafa Kemal, Alman General Liman von Sanders komutasındaki Yıldırım Orduları Grubuna bağlı 7. Ordu Komutanı olarak görev yapmıştır. Mustafa Kemal İngilizlere karşı savunma hattını Halep’in kuzeyine kurarak İngiliz ilerleyişini durdurmuştur.

Mustafa Kemal’in I. Dünya Savaşı’nda görev yaptığı son cephe Filistin-Suriye Cephesidir. Mustafa Kemal Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandıktan bir gün sonra yani 31 Ekim 1918’de Yıldırım Orduları Komutanlığı’na atanmış ancak çok kısa bir süre sonra Yıldırım Orduları dağıtılmış kendisi de İstanbul’a çağırılmış 13 Kasım 1918’de İstanbul’a dönmüştür.

Hicaz ve Yemen Cephesi

Osmanlı Devleti; bu cephede kutsal yerleri korumak için savaşmış; ancak Arapların İngilizlerle beraber hareket etmesinden dolayı başarılı olamamıştır. İngilizlerin 1917’de Akabe’yi ele geçirmeleri sonucunda bölgedeki Osmanlı hâkimiyeti sona ermiştir

Osmanlı Devleti Irak, Kanal, Filistin Suriye ve Hicaz-Yemen gibi güney cephelerinde yerli halk olan Arapların desteğini görmemiştir. Aksine isyan eden Araplar İtilaf Devletleri ile işbirliği yapmışlardır. Bu durum Arapların İslamcılık düşüncesinden değil milliyetçilik düşüncesinden etkilendiğinin göstergesidir. Sonuç olarak güney cephelerinde İslamcılık düşüncesi iflas etmiştir denilebilir.