SEVR ANTLAŞMASI (10 Ağustos 1920)

I. Dünya Savaşı’nın ardından oluşacak yeni dünya düzenini belirlemek için 18 Ocak 1919’da Paris Barış Konferansı toplanmış ve yenilen devletlere imzalatılacak antlaşmaların esasları burada belirlenmiştir. Ancak Osmanlı’nın barış antlaşması ertelenmiştir. Bu durumun nedenleri;

– Rusya savaştan çekildiği için paylaşım planlarının değişikliğe uğraması

– İtilaf Devletleri’nin Osmanlı’yı paylaşma konusunda anlaşmaya varamaması

şeklinde özetlenebilir.

Anadolu’da Milli Mücadele’nin hızlı bir şekilde büyümesi ve Son Osmanlı Mebusan Meclisi’nde Misakımilli kararlarının kabul edilmesi nedeniyle İtilaf Devletleri ellerini çabuk tutmaya karar vermişler ve 18-24 Nisan 1920 tarihinde İtalya’da San Remo Konferansı’nı düzenleyerek Osmanlı’ya imzalatılacak barış antlaşmasının esaslarını belirlemişlerdir. Antlaşma esaslarının belirlenmesinin ardından İtilaf Devletleri Osmanlı’ya bir çağrıda bulunmuş ve Osmanlı’yı San Remo’ya davet etmiştir. Bunun üzerine eski sadrazamlardan Tevfik Paşa başkanlığında bir heyet barış antlaşmasını imzalamak üzere San Remo’ya gönderilmiştir. Ancak Sevr’in taslağını gören Tevfik Paşa maddelerin çok ağır olduğunu söyleyerek antlaşmayı imzalamadan geri dönmüştür.

Antlaşmayı kabul ettiremeyeceğini anlayan İtilaf Devletleri Yunanistan’ı kullanmaya karar vermiş ve Yunanlılardan Anadolu’nun içlerine kadar ilerlemelerini istemişlerdir. 22 Haziran 1920’de saldırıya geçen Yunanlılar; Balıkesir, Bursa, Uşak ve Doğu Trakya’yı işgal etmiştir. Bu gelişmeler üzerine Sadrazam Damat Ferit Paşa İtilaf Devletleri’ne bir bildiri göndererek Sevr’in çok ağır bir antlaşma olduğunu, bağımsızlığı yok saydığını ve bağımsızlığı elinden alınan bir devletin antlaşmada yer alan hükümleri uygulayamayacağını belirtmiştir.

Damat Ferit’in antlaşmaya bu şekilde sert tepki göstermesinin nedeni Mondros’tan sonra İtilaf Devletleri’nin bütün isteklerini yerine getirmiş olması ancak buna rağmen Osmanlı’ya ağır bir barış antlaşmasının imzalatılmak istenmesidir.

İtilaf Devletleri ise Damat Ferit Paşa’ya şu cevabı vermişlerdir:

  • Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı’na katılarak savaşın en az iki yıl uzamasına yol açmıştır.
  • Osmanlı antlaşmayı kabul etmezse Türkler Avrupa’dan ebediyen kovulacaktır.

Ültimatom niteliğindeki bu cevap karşısında Padişah Vahdettin ve Damat Ferit 22 Haziran 1920’de “Saltanat Şurası”nı toplamış ve antlaşma bu şurada kabul edilmiştir.  Son şeklini Paris’in Sevr kasabasında alan antlaşma Hadi Paşa başkanlığındaki bir heyet tarafından imzalanmıştır (10 Ağustos 1920).

Maddeleri:

Maddeleri:

  • Doğu Trakya Yunanistan’a bırakılacak Osmanlı’nın Avrupa sınırı İstanbul’un Rumeli topraklarından ibaret olacak ve İstanbul Osmanlı’nın başkenti olarak kalacaktır.
  • Azınlıkların din, dil ve soy hakları korunacak aksi takdirde İstanbul da Osmanlı’dan alınacaktır.
  • Boğazlar tüm devletlerin savaş ve ticaret gemilerine açık olacaktır. Bölge silahtan arındırılacak ancak İngilizler, İtalyanlar ve Fransızlar boğazlarda silah bulundurabilecektir. Boğazların yönetimi, içinde Türklerin hiçbir etkisinin bulunmadığı uluslar arası bir komisyon tarafından yapılacaktır.
  • Doğu Anadolu topraklarında bağımsız bir Ermenistan kurulacaktır.
  • Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölgelerde özerk bir Kürt yönetimi kurulacaktır. Ancak Kürler bağımsız olmak isterlerse Milletler Cemiyeti’nin kontrolü altında bir Kürt devleti kurulacaktır.
  • Oniki Ada dışındaki bütün Ege Adaları Yunanistan’a bırakılacaktır (Oniki Ada İtalya’nın kontrolündeydi).
  • İzmir ve çevresi şeklen Osmanlı’ya bağlı olsa da vatandaşların tamamı Yunan uyruklu sayılacak bölgenin kullanım ve tasarruf hakkı tamamen Yunanistan’a ait olacaktır. Ayrıca İzmir’in Yunanistan’a bağlanması için gerekli kolaylık sağlanacaktır.
  • İngiltere; Irak, Musul, Filistin ve Ürdün’ün yönetim ve ekonomik kullanım hakkı İngiltere’ye ait olacaktır.
  • Mersin, Sivas ve Diyarbakır üçgeninin ekonomik kullanım hakkı Fransa’ya verilecek ayrıca Suriye ve Lübnan’da Fransız manda yönetimi kurulacaktır.
  • Antalya, Konya ve Batı Anadolu’nun iç kesimlerinin ekonomik kullanım hakkı İtalya’ya ait olacaktır.
  • Kapitülasyonlar İtilaf Devletleri yararına genişletilecektir.
  • Osmanlı ekonomik hayatını düzenlemek üzere müttefik devletlerce bir “mali komisyon” kurulacaktır. Bu komisyon Osmanlı ile ilgili bütün ekonomik faaliyetlerde birinci derecede yetki sahibi olacaktır.
  • Osmanlı’da mecburi askerlik kalkacak asker sayısı 50.700’ü geçmeyecektir. Donanmada 13 tane gemi olacaktır.

Osmanlı’ya yaklaşık 50000 kişilik bir askeri kuvvetin bırakılmış olması Anadolu’da çıkacak isyanların bu birliklerle bastırılması, kısacası Türk’ün Türk’e kırdırılması amacına yöneliktir.

Önemi:

  • Türk ulusuna hayat hakkı tanımayan ve Türk vatanının parçalanmasını öngören bir antlaşmadır.
  • Mebusan Meclisi tarafından onaylanmadığı için Osmanlı anayasasına aykırıdır. Hukuken geçerli değildir.
  • TBMM antlaşmayı imzalayan ve onaylayanları vatan haini ilan etmiş, antlaşmayı tanımadığını ilgili devletlere bildirmiştir.
  • Kurtuluş Savaşı başarıya ulaştığı için Sevr Antlaşması yürürlüğe girmemiştir. Bu nedenle ölü doğmuş bir antlaşma olarak kabul edilir.
  • Sevr Antlaşması Türk Milletinin mücadele azminin artmasına, savaşmaktan başka yolun bulunmadığı anlayışının yerleşmesine yol açmıştır.
  • Sevr Antlaşması Osmanlı Devletinin imzaladığı son antlaşmadır.