UYGARLIKLARIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLIKLARI

UYGARLIK TARİHİ

UYGARLIKLARIN DOĞUŞU VE İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI

Üç Çağ Sistemi (Jürgen Thomsen)

  • Tarih öncesi çağlar ve erken tarihî çağlar, Üç Çağ Sistemi denen bir sisteme göre sınıflandırılır. Üç Çağ Sistemi, eski çağların araç gereç yapımında kullanılan ham maddeleri esas alarak Taş Çağı, Tunç Çağı ve Demir Çağı olmak üzere üç ana evreye bölünmesidir.
  • Bu evrelerden Taş Çağı ise Paleolitik (Eski Taş Çağı), Mezolitik (Orta Taş Çağı) ve Neolitik (Yeni Taş Çağı) olarak tekrar üçe ayrılır.
  • Neolitik Çağ ve Tunç Çağı arasına da Kalkolitik Çağ (Bakır Çağı)eklenmiştir.

Üç Çağ Sistemi

UYARI:

Avrupa merkezli tarih sınıflandırmasına karşı İbrahim Kafesoğlu, “Türk Tarihinin Taksimatı” konusunda teklif geliştirmiş ise de, tamamen kabul görmemiş; ancak çeşitli fakültelerde açılan Anabilim dalları ile bu fikir kısmen uygulama zemini bulmuştur.

TARİH ÖNCESİ ÇAĞLAR (prehistorya)

  • Yazının bulunmasından önceki dönemidir.
  • Taş Devri ve Maden Devri olarak ikiye ayrılır.

TAŞ DEVRİ

Eski Taş (Paleolitik) Çağı

g.ö 2 milyon- 10 bin yıl

İnsanlık tarihinin en uzun dönemini kapsar.

Bu döneme ait çeşitli taş aletler, el baltaları ve kemikten oltalar bulunmuştur. Bu dönemde insanlar, yonga tekniği ile aletler üretmişlerdir.

Paleolitik (Eski Taş) Çağ, insan elinden çıkan ilk ürünler olan taş aletlerin yapıldığı çağdır. Bu taş aletler, en eski teknolojiyi temsil eder.

               

  • Zamanla taşı yontarak daha kullanışlı araç gereçler yapmaya başlamışlardır.
  • Üretim yoktur avcılık ve toplayıcılık vardır.
  • Konar-göçer yaşam tarzı mevcuttur.
  • Mağara duvarlarında av hayvanları ile ilgili resimler görülmüştür.
  • Venüs adı verilen kadın heykelleri yapılmıştır.
  • Bütün insan türleri paleolitik dönemde ortaya çıkmıştır.

Dünyada Paleolitik Dönem

  • İspanya Altamira
  • Fransa Lascaux Mağarası

Anadolu’da Paleolitik Dönem

  • Gaziantep; Dülük ülkemizde Paleolitik Çağ’a ait en eski izlerin bulunduğu yerdir.
  • İstanbul Yarımburgaz en eski insan fosillerinin bulunduğu yerdir.
  • Antalya Karain Beldibi Belbaşı

Australopithecus: 2.5 ile 1.5 milyon yıl öncesinde Afrika’da yaşamış insan benzeri canlı.

İnsan Türleri

Ateşi kontrol eden ilk insan türü homo erectustur

(Alt Paleolitik Dönem; 1.5 milyon yıl önce Afrika’da).

Ölü gömme adeti ilk kez neandertaller tarafından gerçekleştirilmiştir. (paleolitik)

Taş Aletler

Oldowan Teknolojisi

Çakıl taşlarının basit bir şekilde yontulması esasına dayanır Homo habilis bu şekilde taş aletler yapmıştır (paleolitik).

Acheulean Teknolojisi

Bu teknoloji bir baltanın uç kısmını hatırlattığı için el baltası denen, iki yüzü de işlenmiş, simetrik, genellikle damla biçimli aletlerden oluşmaktadır. Homo erectus bu teknolojiyi kullanmıştır. (paleolitik).

Mousterian Teknolojisi

Önceden hazırlanmış bir taştan yonga adı verilen parçaların çıkarılmasıdır. Bu teknolojiyi neandertalller kullanmıştır (paleolitik).

Yonga

Bir taş parçasından başka bir taş yardımıyla kopartılarak elde edilen, boyu eninin iki katından az olan parçadır (paleolitik).

Dilgi

Boyu eninin iki katından daha uzun olan taş yongadır (paleolitik).

Mezolitik Çağ (Orta Taş Çağı)

Orta Taş (Mezolitik) Çağı (10.000-8.000)

  • Avrupa’da son buzul çağının sona ermesiyle insanlar yeni açılan alanlara doğru yayılmışlardır.
  • Avcılık ve toplayıcılık devam etmiştir.
  • Nehir kenarlarında balıkçılık yapılmıştır.
  • Mezolitik Çağ yerleşimleri genelde nehir ve göl kenarlarındaki küçük köyler şeklindedir (Yabani tahılların toplanmıştır).

Natufyen Kültürel Evresi

  • Epipaleolitik’in en önemli evresidir.
  • Suriye’deki Mureybet ve Abu Hureyra
  • Doğu Akdeniz bölgesinde günümüzden 10-12 bin sene önce yaşamış topluluklara özgüdür.
  • En önemli özelliği standartlaşmış yapılardan oluşan ilk düzenli köy yerleşimlerinin ortaya çıkmasıdır.
  • Bu kültürde ölüler evin ortasına gömülmüştür.
  • Bu yerleşimler daha sonra Neolitik köylere dönüşmüştür.

Orta Asya’da Mezolitik Çağ’a ait en eski yerleşim yeri Tacikistan’da Ceyhun nehrinin yukarı kısmında bulunan Kuldara bölgesidir.

Ülkemizde:

– Antalya’da Beldibi,

– Ankara’da Macunçay,

– Göller yöresinde Baradiz,

– Samsunda Tekkeköy mağaraları Mezolitik Çağdaki yerleşme merkezlerindendir

Mikrolit

Genellikle 3 cm’den daha ufak boyutlu; üçgen, trapez, dikdörtgen ve kare biçimli olabilen küçük taş aletlerdir(Mezolitik).

Obsidyen

Lav veya cam taşıdır. Siyah renkli volkanik taştır(epipaleolitik).

  • Antalya Öküzini, Beldibi, Belbaşı
  • Burdur, Baradiz
  • Samsun, Tekkeköy
  • Ankara Macunçay

Yeni Taş (Neolitik) Devri (MÖ 8000 – 5500)

  • Yeni Taş Devri, Neolitik Devir ve Cilalı Taş Devri olarak da bilinir.
  • Tarım keşfedilmiş hayvanlar evcilleştirilmiştir.
  • Tarımın keşfedilmesine neolitik devrim denir.
  • Ticaretin başlaması neolitik devrimin bir sonucudur.
  • Tarımın keşfedildiği ilk yer Orta Doğu’da ‘’verimli hilal’’ adı verilen bölgedir. Buğdayın anavatanı Urfa ve Diyarbakır arasındaki Karacadağ’dır.
  • Yerleşik yaşam tarımın keşfinden önce başlamıştır.
  • Buğday ve arpa, Ortadoğu’da tarımı yapılan ilk bitkilerdi. Bu bitkileri mercimek, nohut, bakla ve diğerleri izlemiştir.
  • Neolitik Çağ’da tarımdan hemen sonra gerçekleşen en önemli yenilik, hayvanların evcilleştirilmesidir.
  • Köpek daha Mezolitik Çağ’da evcilleştirilmiştir. Bu nedenle köpek, evcilleştirilen ilk hayvan olma özelliğine sahiptir.
  • Neolitik Çağ’da ise beslenme amaçlı olarak koyun, keçi, domuz ve sığır evcilleştirilmiştir.
  • Neolitik Çağ’da çanak-çömlek yapımına başlanmıştır.

Çanak Çömlekli Neolitik Dönem’de;

  • Jeriko ve Jarma gibi kentlerin etrafına surlar yapılmıştır.
  • Ölülerin evlerin tabanına gömülmesi geleneği terk edilmiş ve ölüler yerleşim yerlerinin dışına gömülmüşlerdir.

Ülkemizde:

  • Diyarbakır-Urfa Göbeklitepe
  • Urfa Nevali Çoro
  • Konya’da Çatalhöyük,
  • Diyarbakır’da Çayönü,  (ilk buğday tarımı ve köpeğin evcileştirilmesi ve dikiliş taş bulunan meydan)
  • Gaziantep’te Sakçagözü civarında bu çağa ait kalıntılara rastlanmıştır.
  • Çayönü Türkiye de ve Güneydoğu Avrupa’da yeni Taş Çağında kurulan ilk köy yerleşim yeridir.
  • Çatalhöyük insanlık tarihinin ilk şehir yerleşmesi olarak kabul edilmektedir.

Menhir (erkek taş)

Menhirler, 10 -12 metre yüksekliğinde dev taşlardır. Menhirler’in çoğunun mezar taşı olduğu ispatlanmıştır. Sanki canlıymış gibi halk masallarına konu olmuşlardır.

Menhirlerin ilkel idoller yani dinî semboller oldukları düşünülmektedir.

Dolmen (dişi taş)

Toprakta yan yana aralıklı olarak dizilmiş birkaç büyük yassı taşla bunların üstüne yatay olarak yerleştirilmiş yine büyük yassı taşlardan oluşan ve genellikle mezar olarak kullanılmış olan tarih öncesi yapılardır.

MADEN ÇAĞI (M.Ö5500-3200)

Bakır Çağı, Tunç Çağı ve Demir Çağı olarak üçe ayrılır.

Bakır (Kalkolitik) Çağı

  • Taş Devri ile Tunç Devri arasındaki geçiş evresidir.
  • İnsanların buldukları ve kullandıkları ilk maden bakırdır.
  • Bakırdan günlük kullanıma yönelik kap kacaklar, silahlar yapılmıştır.
  • Altın ve gümüş madenlerinden ise daha çok süs eşyaları yapılmıştır.
  • Kuzey Mezopotamya Halaf, Güney Mezopotamya’da Ubeyd ve Uruk kültürleri Kalkolitik Çağ’da gelişmiştir.
  • Tarımda bereketi simgeleyen madenî heykelcikler yapılmıştır.
  • Kalkolitik Çağ’ın en önemli özelliği, bu dönemde köylerin kentlere dönüşmesi ve tarımcı köy toplumlarından kent devletlerinin doğmasıdır.
  • Tapınak ekonomisi ortaya çıkmıştır (sosyal tabakalaşma).

Tüm cesetler hoker durumunda gömülmüştür.

Hoker: Ölünün ana rahmindeki gibi gömülmesidir.

(Erken Kalkolitik)  

Türkiye’de Kalkolitik Dönem’e ait merkezler:

– Alacahöyük (Çorum)

– Beycesultan (Denizli)

– Kumtepe (Çanakkale)

– Truva (Çanakkale)

– İkiztepe Samsun

– Alişar (Yozgat)

– Domuztepe (Adana)

– Yumuktepe (İçel)

– Arslantepe (Malatya)

– Değirmentepe (Malatya)

– Girikihaciyan (Diyarbakır)

– Can Haşan (Karaman)

– Köşkhöyük (Niğde)

– Tülintepe (Elazığ)

– Norşuntepe (Elazığ)

– Korucutepe (Elazığ)

– Samsat (Adıyaman)

– Tilkitepe (Van)

gibi yerleşim yerleri bulunmaktadır.

Tunç (Bronz) Çağı

  • Bakır ve kalayın karıştırılmasıyla tunç elde edilmiştir.
  • Tunçtan yapılan aletler bakırdan yapılan aletlerden daha sert ve dayanıklıdır.
  • Bu dönemde ilk şehir devletleri, ardından da Mezopotamya’da Sümer ve Akad, Anadolu’da Hitit gibi ilk büyük devletler ortaya çıkmıştır.
  • Anadolu Mezopotamya’dan kalay ithal ediyordu.
  • Asurlular ticaret amacıyla Anadolu’da Karum adı verilen ticaret merkezleri kurmuşlardır.
  • Bunların en büyüğü Kayseri Kültepe’deki Kaneş Karumu’dur.
  • Asur’dan Orta Anadolu’ya uzanan yol üzerindeki küçük konaklama birimlerine Wabartum denmiştir.
  • Anadolu yazı ile tanışmıştır (Orta Tunç Çağı)

Orta Tunç Çağına Asur ticaret kolonileri çağı da denir.

Kral Mezarları olarak bilinen 13 gömü Alacahöyük’te tespit edilmiştir.

Anadolu’da Tunç Çağ Merkezleri:

– Demircihöyük

– Semahöyük

– Beycesultan

– Tarsus

– Alişar

– Alacahöyük

– Karaoğlan

– İkiztepe

– Kültepe

– Norşuntepe

– Ahlatlıbel

– Etiyokuşu

– Polatlı

Demir Çağı (M.Ö. 1200-750)

  • Demir insanoğlunun en önemli buluşlardandır.
  • Silah teknolojisinde büyük bir devrim yaşanmıştır.
  • Demirden yapılan tarım aletleri tarımsal üretimin artmasına katkı sağlamıştır.
  • Ege’de Miken istilası başladı.
  • Babil Kralı Hammurabi tarihin ilk merkezi krallığını bu dönemde tesis etmiştir.
  • Ege göçleri bu dönemde gerçekleşmiştir.
  • Madeni para ilk kez demir çağında kullanılmaya başlanmıştır.
  • Tarımda, günlük hayatta demir, kullanılır hale gelmiştir.
  • Polis denilen site şehir devletlerinin yerini büyük devletler almaya başlamıştır.
  • Ayrıca demirin yüksek ısıda işlenmesi sanayinin gelişmesine ortam hazırlamıştır.

Anadolu’da;

– Burdur’da Hacılar,

– Çanakkale’de Truva,

– Yozgat’ta Alişar,

– Çorum’da Alacahöyük bu tür yerleşmelere örnek gösterilebilir.

  • Paleantropolog Enver Bostancı’nın keşifleri sonucu hem Beldibi hem de Belbaşı’nda Homo Saphienlere ait fosiller bulunmuştur.
  • Çayönü Anadolu ve güneydoğu Avrupa’da ilk defa insan eliyle üretimin gerçekleştiği yerdir.
  • İlk kumaş ilk tahta kase hububat ürünlerine ait buluntulara rastlanmıştır.
  • İnsanlığın ilk şehir yerleşmesi olarak kabul edilir.
  • Göbeklitepe Alman arkeolog Klaus Schimdt’in tespitlerine göre insanlığın en eski tapınağıdır.
  • İlk insan figürlü heykellere Nevali Çori’de rastlanmıştır.
  • Limantepe 1979’da Ekrem Akurgal tarafından keşfedilmiştir. M.Ö. V. Binyıla kadar uzanan kalıntılar vardır.

Anadolu’da insana ait en eski izlere Dülük’te rastlanmıştır.

Anadolu’daki en eski insan fosillerine İstanbul Yarımburgaz’da rastlanmıştır.

Öküzini Mağarası’na bu isim mağaradaki hayvan tasvirlerinden dolayı Kılıç Kökten tarafından verilmiştir.

  • Truva, Çanakkale ili sınırları içerisindedir.
  • Burada yapılan kazılarda üst üste dokuz şehir kurulduğu ortaya çıkarılmıştır.
  • Burada yaşayan insanların tarım, hayvancılık ve balıkçılıkla geçinmişlerdir.
  • Homeros’un İlyada adlı destanında anlatılan savaşlar Truva’da geçmiştir.
  • Heinrich Schliemann, Truva’da yaptığı kazılarda  Priamos’un Hazineleri’ ni bulmuştur.
  1. TARİHİ DEVİRLER

Yazının bulunmasından günümüze kadar devam eder. Tarihin çağlara ayrılmasının amacı geçmişte yaşanan gelişmelerin incelenmesini ve öğretimini kolaylaştırmaktır. Bu amaçla Tarih Çağları da İlk Çağ, Orta Çağ, Yeni Çağ ve Yakın Çağ adlarını almıştır. Tarihin çağlara ayrılmasında insanlık tarihini etkileyen ve günümüz uygarlığının oluşmasına ortam hazırlayan önemli siyasal ve toplumsal olaylar temel alınmıştır.

İLK ÇAĞ (ESKİ ÇAĞ)
MÖ 3200 – MS 375

  • Çivi yazısının bulunmasından Kavimler Göçü’ne kadar geçen dönemdir.
  • Mezopotamya, Mısır, Anadolu, İran, Çin, Yunanistan ve Roma’da gelişmiş uygarlıklar kurulmuştur.
  • Yazı, para, kâğıt, takvim gibi buluşlar bu dönemde ortaya çıkmıştır.
  • Çok tanrılı dinler ve puta tapıcılık en yaygın inanç sistemi olmuştur.
  • Türk tarihinin en eski devletlerinden İskitler ve Asya Hunları bu çağda yaşamıştır.
  • Asur, Fenike, iyon ve Yunanlılar gibi devletler kolonizasyon hareketinde bulunmuşlardır.
  • Anadolu’dan Mezopotamya’ya uzanan Kral Yolu bu dönemde yapılmıştır.

ORTA ÇAĞ
375 – 1453          

  • Kavimler Göçü’nden İstanbul’un fethine kadar geçen dönemdir
  • Avrupa’da Batı Roma imparatorluğumun yıkılmasıyla feodalite rejimi ortaya çıkmıştır.
  • Avrupa ekonomik, askeri, siyasi ve kültürel bakımdan gerilerken İslam dünyası en parlak dönemlerinden birini yaşamıştır.
  • İslamiyet ve Hıristiyanlık gibi tek tanrılı dinler yayılmıştır.
  • Çağın en güçlü devletlerini Bizanslılar Sasaniler, Emeviler,
  • Abbasiler, Büyük Selçuklular kurmuşlardır. Haçlı Seferlerinin yapılması, Magna Charta’nın imzalanması bu dönemin en önemli gelişmelerindendir
  • Katolik Kilisesi ve skolastik düşünce Avrupa’da düşünce ve bilim hayatının gelişmesini engellemiştir.

YENİ ÇAĞ
1453 – 1789          

  • İstanbul’un fethinden Fransız İhtifali’ ne kadar geçen dönemdir.
  • Avrupa’da feodalite rejiminin yerini mutlak krallıklar almıştır.
  • Reform hareketleri sonunda Avrupa’da yeni mezhepler ortaya çıkmış Hıristiyan birliği parçalanmıştır.
  • Rönesans hareketleri sonucunda skolastik düşünce yıkılmış, pozitif düşünce ortaya çıkmıştır.
  • Osmanlı Devleti, İslam dünyasını birleştirmiş, Avrupa devletlerine üstünlüğünü kabul ettirmiştir.
  • Sömürgecilik faaliyetleri hız kazanmış, Avrupa devletleri yeni keşfedilen yerlerde sömürge imparatorlukları kurmuşlardır.
  • Coğrafi Keşifler, Rönesans ve Reform hareketleri yaşanmış, Avrupa’nın gelişmesini engelleyen faktörler ortadan kalkmıştır.

YAKIN ÇAĞ
1789-…   

  • Fransız İhtilali’nden günümüze kadar geçen dönemdir.
  • Milliyetçilik akımının yaygınlaşmasıyla imparatorlukların yerini ulus devletler almıştır.
  • Eşitlik anlayışı sonunda sınıf ayrımının yerini vatandaşlık, mutlak krallık rejiminin yerini meşrutiyet ve demokrasi almıştır.
  • Akıl ve Aydınlanma Çağı bilimsel gelişmeleri hızlandırmıştır.
  • Avrupa’da İngiltere ve Fransa güçlerini korurken Rusya, Almanya ve İtalya da güçlü devletler haline gelmişlerdir.
  • Sanayi Devrimi ile Avrupa ekonomik yönden güçlenmiş, devletler arasında ekonomik rekabet artmıştır.
  • Birinci ve İkinci Dünya Savaşları yaşanmıştır. Birleşmiş Milletler, NATO gibi önemli uluslararası kuruluşlar kurulmuştur.

ESKİ MEZOPOTAMYA TARİHİ VE UYGARLIĞI

  • Dicle (İdiglat) ve Fırat (Purattu) nehirleri Mezopotamya’ya hayat verir.
  • Basra Körfezi’ne 145 km kala Dicle Nehri ile birleşir ve Şattülarap Nehri adıyla Basra Körfezi’ne dökülür.
  • Aşağı Mezopotamya’ya Sümer ülkesi , kuzeyine Akad , doğusuna da Elam denmiştir.
  • Yaşayıp yerleşmeye uygun olduğundan dolayı birçok toplumun istilasına uğramış ve değişik kültürlere beşiklik yapmıştır.
  • Mezopotamya’da taşın azlığı , Mezopotamya kavimlerinin eserlerinin kerpiç ve tuğladan yapılması  ve sık sık istilalara uğramasından dolayı bu yapılar günümüze kadar gelememiştir.
  • Mezopotamya’da İlkçağ’da şu devletler kurulmuştur.

 

Sümerler

Sümerler, İ.Ö. 4. binyılın sonlarına doğru Mezopotamya’da görülmüşlerdir.

Sümer Devleti, Sami olmayan bir topluluk tarafından kurulmuştur. Aslen kendilerine Kengerler demekteydiler.

Kökenleri tam olarak bilinememektedir ancak İndus kültüründe aranmaktadır.

  • Obeyt kültürü (Güney Mezopotamya )ile Sümerlerin yaşam şekilleri arasındaki benzerlikler nedeniyle Mezopotamya’nın yerli halkı olabilecekleri de ileri sürülmektedir.
  • Orta Asya
  • Sümerce yapısal olarak Türkçe ile benzeşmektedir. Osman Nedim Tuna  Sümer ve Türk Dillerinin Tarihi İlgisiadlı kitabında Sümerce ile Türkçe arasında 168 tane ortak sözcük bulur.
  • Erken Hanedanlar Dönemi’nde (İ.Ö. 2900-2350) Sümerler, Güney Mezopotamya’da her biri bir kralın yönetimindeki kent devletlerinde yaşadılar.
  • Bunların hepsi merkezî bir tapınak etrafında kurulmuştur.
  • İlk Sümer devletlerini MÖ2350 yıllarında Akadlar yıkmıştır. Sümerler MÖ. 2050 yılından itibaren III.Ur sülalesini kurarak yeni bir yükseliş devrini başlattılar.
  • Sümerlerin siyasi varlığını ise Elamlılar sona erdirmiştir.(MÖ. 1950)

Sümer Şehirleri

  • Ur
  • Urug (yazı)
  • Nippur
  • Lagaş
  • Ngirsu
  • Umma
  • Isin
  • Akkad
  • Eridu
  • Siteler, etrafı surlarla çevrili, “ziggurat” adı verilen tapınak ve onun etrafındaki evlerden meydana gelmiştir.
  • Ziggurat, Sümerlerin mimariye kazandırdığı bir yapı tipidir. Zigguratlar tanrıların evi olması yanında yazıcı okulu, kütüphane ve arşiv işlevlerini de görmekteydi. En değerli metinler tapınakta saklanırdı.
  • Sitelerin başlarında patesi veya ensi adı verilen krallar bulunur ve Tanrı adına ülkeyi yönettiklerini iddia ederlerdi. Patesi çevresindeki sitelere hakim olursa “lugal” Sümer ülkesine hâkim olursa “lugal kalma” unvanını alırdı. Sümer kralına Büyük Halkın Çobanı
  • Devlet yönetiminde krala yardımcı olan danışma meclisleri de bulunurdu.
  • Ensiler yani rahip-krallar, en yüksek yönetici, en yüksek rahip, en yüksek yargıç ve en yüksek komutandı.
  • Aynı zamanda Sümer kralları, dinî törenleri idare eder, savaş sırasında ordunun başında bulunur ve hukuki yetkileri elinde toplardı. Kraliçe devlet işlerinde oldukça etkiliydi.
  • Sümer Devleti’nde krallar ve rahipler en üst sınıfı oluştururken halk, hürler ve köleler olmak üzere sosyal sınıflara ayrılmıştı.
  • Sümerlerde köleler haricinde her erkek asker sayılmış, ordu yaya ve savaş arabalarını kullanan süvarilerden oluşmuştur.
  • Tekerlek
  • Utanapiştim Nuh
  • Urukagina, İ.Ö. 2360’larda ilk yazılı kanunları ile tanınır. (Lagaş Kralı)
  • Çok tanrılı bir inanca sahip Sümerler ölümden sonraki yaşama inanmamışlardır.
  • Sümerler, ev ve tapınaklarını ateşte pişirilmiş kerpiç ve tuğlalardan yapmışlardır. Mimaride sütun, kubbe, kemer tarzını kullanmışlardır. Oymacılık, kuyumculuk, heykel vb. sanat dallarıyla ilgilenmişlerdir.
  • Sümerler kara sabanı kullanarak ve sulama amaçlı kanallar inşa ederek tarımın gelişmesini sağlamışlardır.
  • Sümerler, astronomi alanında gelişmiştir. Ayrıca matematik ve geometride gelişme göstererek dört işlemi kullanmışlar, bölme ve çarpma cetvelleri hazırlamışlar, yüzey ve hacim ölçmeyi gerçekleştirmişler, daireyi 360 dereceye bölmüşlerdir.
  • Çivi yazısı, (ideogram) gelişimini İ.Ö. 3. binyılın ortalarına doğru tamamladı.
  • İngiliz subayı Sir Henry C. Rawlinson (1810-1895) oldu.
  • Akbabalar Steli

Sümer Tanrıları:

Enki: Bilgelik Tanrısı

Nimmah (Ninhursag): Ana Tanrıça

Nanna (Sin): Ay Tanrısı

Utu (Şamaş): Güneş Tanrısı

Ecem (Kueen): Kraliçe Soylular Tanrıçası

İnanna (İştar): Aşk ve Bereket Tanrıçası

Anu (An): Gök Tanrısı

Enlil: Hava Tanrısı. Tanrıların Babası

Sümerler edebiyatın her dalında ölmez eserler yaratmışlardır. Destani (epik) şiirin mucidi de Sümerlerdir. Sümer destanları Kahramanlık Çağı (Tufan öncesi) krallarının icraatlarını anlatırlar. Bugüne kadar bu türden Sümerce 7 destan bulunmuştur:

  1. Yaradılış Destanı
  2. Gılgamış Destanı tufan hikayesi
  3. Lugalbanda Destanı
  4. Enmerkar ve Aratta Beyi Destanı
  5. Ninurta Destanı
  6. Kazma Destanı

Akkadlar (İ.Ö. 2350-2150)

  • Sami kökenli Akadlar, MÖ 4000’de Arap Yarımadası’ndan gelerek Orta Mezopotamya’ya yerleşmişlerdir. Kral Sargon döneminde devlet hâline gelmişler; kısa sürede Mezopotamya’ya hâkim olmuşlardır. Başkentleri Agade şehridir. İlk düzenli ordu sistemini meydana getiren Akadlar, tarihte bilinen ilk imparatorluğu kurmuşlardır.
  • Naram-Sin ile Tanrı-Kral düşüncesi ortaya çıkmıştır.
  • Mezopotamya’nın tümüne hakim olan Akadlar ; Sümerler’in Uruk Sitesi tarafından parçalandılar;MÖ. 2150’de Zagros dağlarından gelen Gutiler tarafından yıkıldılar.
  • Sümer kültüründen etkilenen Akadlar, onlar gibi çok tanrılı bir inanca sahiptiler; kurdukları imparatorluk sayesinde Sümer kültürünü Ön Asya’ya yaymışlardır.
  • Zafer ve başarılarını anlattıkları , Zafer Anıtlarını diktiler. (Objektif değil)
  • Şar Tamhari Hikayesi (Mücadele Kralı)
  • Güneş tanrısı Şamaş, Ay tanrısı Sin, Venüs tanrıçası İştar

Babilliler (Amurrular)

 

  • Babil Şehri merkez olmak üzere bir devlet kurmuşlardır. Başkentlerinden dolayı kurdukları devlet Babil Devleti olarak anılmıştır.
  • Babiller, çok tanrılı inanca sahiptir ve baş tanrıları Marduk’tur.
  • Yeri, göğü ve insanoğlunu yarattığına inanılan Marduk’un yeryüzündeki temsilcisi kraldı.
  • Kuzey Babil: Şırnak-İdil
  • Güney Babil: Irak el-Hilla
  • Baş tanrıçaları ise İştar idi.
  • Hammurabi döneminde imparatorluk haline gelen Babiller,
  • Hititler tarafından yıkılmış (MÖ 1800) ancak bir süre sonra yeniden bağımsız bir devlet kurmuşlardır.
  • Babil Devleti’ne Persler kesin olarak ortadan kaldırmıştır.
  • Babil kralı Hammurabi, Sümerlerden itibaren devam eden rahip-kral anlayışını terk ederek gücünü ordudan alan bir yönetim kurmuştur. (Hayırsever kral, adaletin çobanı, kavimler çobanı)
  • Mutlak krallık sistemini başlatan Hammurabi ceza, mülkiyet, ticaret alanlarında dönemin en gelişmiş kanunlarını yapmıştır.

Babillerden günümüze kalan eserler arasında Babil Kulesi, Babil’in Asma Bahçeleri ve Hammurabi Siteli (Dikili taşı) yer almaktadır.

BABİL KULESİ

Babil Kulesi, Tevrat’ta, Kur’an’da ve dünyanın birçok bölgesinde yerel efsanelerde bahsi geçen, Tanrı’ya ulaşmak için inşa edilen kuledir.

Babil kulesinden Tevrat’ın Yaratılış (Tekvin) kısmında bahsedilir.

İsmi verilmemekle beraber Kur’an’da Babil Kulesi’ne benzer bir kuleden bahsedilir. Hikâye Tevrat’taki ile benzer olmasına rağmen Babil’de değil, Musa’nın yaşadığı dönemde Mısır’da geçer.

BABİL’İN ASMA BAHÇELERİ

  • MÖ 7. yüzyılda Babil kralı Nabukadnazar tarafından yaptırılmıştır.
  • Babil’in çorak Mezopotamya çölünün ortasında; ağaçlar, akan sular ve egzotik bitkilerin bulunduğu çok katlı bir bahçedir.
  • Babil kralı Hammurabi’nin çeşitli meselelerde verdiği kararlar, Babil’in koruyucu tanrısı Marduk adına yapılan Esagila Tapınağı’na dikilen bir taş üzerine Akadca yazılmıştır.
  • Hammurabi, kendisine bu kanunları yazdıranın güneş tanrısı Şamaş olduğunu söylemiştir. Dolayısıyla kanunlar da tanrı sözü sayılıyordu.
  • Jean Vincent Scheil’in 1901’de Susa Elam’da bulduğu ve Fransa’ya taşıdığı stel Paris Louvre Müzesi’nde sergilenmektedir.
  • 13 sayısı uğursuz sayıldığı için 13. madde yazılmamıştır.
  • Paris Louvre müzesinde sergilenmektedir.

Elamlar

  • Mezopotamya Uygarlığı içerisinde yer alan Elamlar, Mezopotamya bölgesinin dışında; Sümer ülkesinin doğusunda yaşamışlardır.
  • MÖ 3000’de Sus sitesi etrafındaki küçük şehir devletçiklerini kontrol altına  alarak Elam Krallığı’nı kurmuşlardır.
  • Çanak, çömlek, seramik yapımında ilerlemişler ve yoğun olarak ticaretle uğramışlardır.
  • Elamca da Türkçe gibi bitişken(eklemeli) bir dildir. İki dil arasında bazı ortak sözcükler bulunuştur.
  • Lidyalılar tarafından oluşturulan Kral Yolu’nun başkent Sus’ta sona ermesi Elamların ticaretle uğraşmasında etkili olmuştur.
  • Çivi Yazısını kullanan Elamlara Asurlular son vermiştir.

Assurlular

  • Bugünkü Musul civarında yer alan Asur, Kalah ve Ninova
  • Salamanasar Kalde ve Asur ülkelerini birleştirdi.
  • Tiglat-pilaser zamanında Karadeniz ve Akdeniz’e kadar genişlettiler.
  • En parlak dönem Asurbanipal
  • Asurlular Keldani , Med , Babil ve İskit saldırıları sonucu yıkıldılar.

Anadolu’da İ.Ö. 1950-1750 yılları arasında yaşanan Assur Ticaret Kolonileri Çağı’nda Assurlu tüccarlar Anadolu’ya ticaret yapmaya gelmişlerdir.

Anadolu’daki ana ticaret merkezi (bugün Kayseri il sınırları içindeki Kültepe ören yerinde bulunan) Kaniş/Neşa kenti idi. Tüccarlar genellikle tunç yapımında kullanılan kalay ve çeşitli kumaşlar satıyorlar, karşılığında da altın ve gümüş alıyorlardı. Anadolu’nun yazı ile tanışması ve tarihî çağlara girmesi de yine Assurlu tüccarlar sayesinde olmuştur.

Karum: Liman ve rıhtım anlamına gelen yerleşmelerdir. Bu yerleşmelerde Assurlu tüccarlar belirli bir serbesti içinde yaşayıp ticaret yapmaktaydılar.

Vabartum: Konuk anlamına gelen, tüccarların ana merkezler arasında konakladıkları, belki mallarını geçici olarak depoladıkları bir çeşit kervansaraydır.

  • “Kara Kolonici” bir devlet özelliği de göstermişlerdir.
  • Ticaret amacı ile Lidyalıların açtığı Sard’dan başkentleri Ninova’ya kadar uzanan “Kral Yolu’nu” kullanmışlardır.
  • Sümerlerin Çivi Yazısı’nı kullanmışlarıdır. Çivi yazısını Anadolu’ya taşıyarak Anadolu’nun Tarih Çağları’na geçmesini sağlamışlardır.
  • Başkentleri Ninova’da tarihte bilinen “ilk kütüphaneyi” kurdukları ileri sürülmüştür.
  • Heykelcilik ve kabartma sanatlarında ileri gittikleri bilinmektedir.

 

 

ESKİ MEZOPOTAMYA HUKUKU

Mezopotamya’da bugüne kadar bulunan kanunlar yazılış sırasına göre şunlardır:

  1. Sümerce Yazılı Kanunlar:
  2. a) Urukagina Kanunu
  3. b) Ur-Nammu Kanunu
  4. c) Ana İttişu Kanunu
  5. d) Lipit-İstar Kanunu
  6. Akkadca Yazılı Kanunlar:
  7. a) Eşnunna Kanunu
  8. b) Hammurabi Kanunu
  9. c) Orta Assur Kanunları

Sami kavimlerin kanunlarında ağır cezalar vardı. Talion denilen Kısasa kısas cezası Sümerler tarafından bilinmez, Hammurabi Kanunları’nda ise bu prensibe geniş ölçüde yer verilir.

ESKİ MISIR TARİHİ VE UYGARLIĞI

Mısır, kuzeydeki Aşağı Mısır (Nil Deltası) ve güneyde vadi boyunca uzananYukarı Mısır olmak üzere iki ayrı bölümden oluşur.

3000 yıldan daha fazla olan Antik Mısır tarihini incelemek için bölümlere ayırmak şarttır:

  • Hanedanlık Öncesi Dönem
  • Eski Krallık Dönemi (1. – 6. hanedan)
  • Birinci ara dönem (7. – 10. hanedan)
  • Orta Krallık Dönemi (11. – 14. hanedan)
  • İkinci ara dönem (15. – 17. hanedan)
  • Yeni Krallık Dönemi(18. – 20. hanedan)
  • Son ara dönem (21. – 26. hanedan)
  • Pers dönemi
  • Geç Hanedanlık Dönemi (28. – 30. hanedan)
  • Yunan dönemi
  • Roma dönemi

Hanedanlık Öncesi Dönem

  • Mısır’da insan paleolitik zamandan beri vardı.
  • Bu dönemin Mısır toplulukları merkezi bir yönetim kuramamışlardı.
  • Siyasal birlik adına ise ilk gelişme bu dönemin sonunda Yukarı Mısır’ın kuzeyinde yer alan Hierakonpolis merkezli oldu.
  • Hanedanlık öncesi dönemin son evresinde Naqada Kültürü, yazıyı kullanmaya başladı ki, bu yazı sistemi sonunda eski Mısır dilini yazmak için gelişkin bir hiyeroglif sistemi halinde geliştirildi.

Köylerin birleşmesiyle kabile niteliğindeki yönetim birimleri olan nomeler oluşmuştur. Her nomenin bir yerel tanrı ya da tanrıçası vardı.

Eski Krallık Dönemi (MÖ. 2686–2181)

  • Dönemin en ünlü kralı 3. Hanedan’ın 2. Kralı olan Zoser’dir. Başkent Memphis kenti yakınındaki Sakkara’da Mısır’ın ilk piramidini, Basamaklı Piramit’i’i inşa ettirmiştir. (İmhotep)
  • Zoser’den sonraki krallar da piramit yaptırmaya devam etmişlerdir.
  • Hanedan firavunları Keops (İ.Ö. 2551-2528), Kefren (İ.Ö. 2520-2494) ve Mikerinos (İ.Ö. 2490-2472)’un Gize’de yaptırdıkları piramitler, Mısır’ın en görkemli anıtları olarak karşımıza çıkarlar.
  • Merkezi yönetimin artan önemi ve ağırlığı ile birlikte, hizmetleri karşılığında firavun tarafından kendilerine arazi bahşedilen yeni bir eğitimli yazıcılar ve bürokratlar sınıfı ortaya çıktı.
  • 4 ve 5. Hanedan tarihinin en önemli gelişmelerinden birini, güneş dininin ortaya çıkması oluşturur. Mısır firavunları, “Ra’nın Oğlu (Güneş Tanrısı’nın Oğlu=Horus)”, unvanını kullanmaya başlamışlardır

Orta Krallık Dönemi (MÖ. 2134–1690)

  • Orta Krallık Dönemi, 2. Mentuhotep’in Mısır’da siyasal birliği yeniden kurmasıyla başlar.
  • Hiksosların istilası başladı.
  • Hititlerin baskısıyla Sami kökenli kavimler Mısır’a ilk kez girdi.
  • Göçebe bir Asyalı kavim olan Hiksoslar, Mısır’ın yabancısı olan ilk hanedanıydı. Hiksos Kralları’na Çoban Krallar denirdi. Mısırlılara göre daha ileri silah ve savaş tekniğine sahiptiler. Mısırlıları atlı savaş arabalarıyla tanıştırmışlardır.

Yeni Krallık Dönemi

Teb’den gelen Mısırlı savaşçılar Hiksosları kovdu.

Yeni Krallık Dönemi’nde I. Tutmophis ile Mısır’ın dış politikası değişmiş ve Mısır emperyalist bir dış politika izlemiştir.

Hathepsut

Mısırlılar Ege Göçleri’yle gelen kavimleri Deniz kavimleri olarak adlandırmışlardır. MÖ 1.208 yılında Mısır’a saldıran kavimler başarılı olamamışlardır. Mısırlılar bu savaş başarısını unutulmaz kılmak için bu gün adına İsrail Anıt Taşı denilen anıtı dikmişler ve bu anıtın üzerine de egemen oldukları bölge ve halkların adlarını yazmışlardır. İsrail adının ilk kez geçtiği belge bu anıt taşıdır.

III. Amenofis’in oğlu IV. Amenofis (İ.Ö. 1352-1335), İ.Ö. 1350’lerde Mısır’ın geleneksel tanrıları yerine Güneş (Aton) monoteizmini (tektanrıcılık) yerleştirerek dinde reform yapmak istemiştir. Bu bir güneşe tapma kültüydü. IV. Amenofis olan ismini “Aton’un hizmetkârı” anlamına gelen Eknaton olarak değiştirmiştir.

  • Ramses (İ.Ö. 1290-1224), Mısır ülkesinin kuzey sınırı kabul edilen Suriye egemenliği için Hititlerle mücadele etmiştir. İ.Ö. 1285 yılında Suriye’de Kadeş şehrinde Hitit Kralı Muvatalli ile savaşmıştır.
  • Tarihe Kadeş Savaşı olarak geçen bu savaş sonucunda II. Ramses büyük bir zafer kazandığını iddia etmesine rağmen, Hitit kaynaklarına göre yenilgiden şans eseri kurtulmuş ve savaşta başarı sağlayamamıştır.
  • İ.Ö. 1270 yılında II. Ramses ve Hitit Kralı III. Hattuşili arasında yapılan Kadeş Barış Antlaşması, tarihte iki devlet arasında yapılan ilk yazılı antlaşmadır.
  • Tarihin yazılı ilk barış anlaşması olması nedeniyle orijinal tabletin iki metre boyundaki bakır kopyası, Birleşmiş Milletler Bina’sının duvarına da asılmıştır.

 

İstanbul Arkeoloji Müzesi

  • Horus
  • Seth
  • Ra’nın oğlu
  • Horu Sem-tavi
  • Firavun

Firavun’un adaleti ve doğruluğu temsil ettiğine inanılan tanrıça Maat’ı temsil ettiğine inanılırdı.

Yeni krallık döneminde Kenbet adı verilen meclisler oluşturuldu.

Aritmetik bilgileri de basit düzeyde idi. Ancak geometri konusunda ileri düzeyde bilgiliydiler. Mısır geometrisi bazı problemlerin çözümleriyle alan ve hacim ölçüsü şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Özellikle taşkınlardan sonra Nil kenarındaki tarla sınırlarının saptanmasında geometri çok önemliydi. Pi sayısı

 Eski Mısır’da yaşayan insanlar tıp konusunda da bazı bilgilere sahiptiler. Yaşam süresi azdı. Çocukların anne sütünden kesildikleri yaş olan 3 yaşında çocuk ölümlerinin yüzdesi çok yüksekti. Genellikle ortalama ömür 29 yıldı. Parazit hastalıkları, verem, diş eti iltihabı yaygın görülen rahatsızlıklardı.

Yedi sesli notayı kullandılar.

  • Mumyacılık
  • İlk mumya Hierkonpolis’te bulunmuştur.
  • Tıp ve eczacılık

Mısır dili, Afro-Asyatik diller içinde yer alan berberi diller ile Sami dil ailesine dahil bir dildir.

  • Pigtogram
  • Hiyeroglif yazı
  • hiyeratik yazı
  • Demotik, koptik
  • Jean-François Champollion
  • Papirüs
  • Amenepome Yönergesi
  • Ölüler kitabı
  • Sinuhe’nin öyküsü

 

 

Eski Anadolu Uygarlıkları

  • Anadolu adı, Yunanca bir sözcük olan ve “Güneş’in Doğduğu Yer” anlamına gelen  “Anatolia”  nın kullanımının değiştirilerek ifadesiyle ortaya çıkmıştır.
  • İkliminin insanların yaşayışına uygun olması, ticaret ve göç yolları üzerinde bulunması, zengin yeraltı ve yerüstü kaynaklarına sahip olması ve bunların yanı sıra Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlaması sebebiyle medeniyetlere beşik olmuş bir coğrafyadır.

HATTİLER

  • MÖ 3000 yıllarında Hititlerden önce ilk siyasi birliği kuranların Hattiler olduğu ileri sürülmüştür.
  • 1935 yılanda Atatürk’ün başlattığı kazılar sonucu bugün Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilenen güneş kursları, altın kupalar, heykelcikler gibi birçok eser ortaya çıkarılmıştır.
  • Hatti halkı, hayvan biçimli tanrı kültürünü geliştirmiş, özellikle de boğa önemli bir simge olmuştur. Hatti kültürü , Hitit uygarlığı kurulduktan sonra Hitit kültürü içinde yaşamaya devam etmiştir. Bu nedenle Hititler kültür ve inanç konusunda Hattiler’ den etkilenmişlerdir.
  • En önemli eserleri, Alacahöyük’te ortaya çıkan, güneş kursları, altın kupalar ve heykellerdir. Hattilere ait eserlere, Anadolu’nun değişik yörelerinde rastlanması, Hatti uygarlığının geniş bir alana yayıldığının göstergesidir. Zamanla Hititler ile kaynaşmışlardır.
  • Hattiler yazı kullanmamışlardır.

HURRİLER

  • Güneydoğu Anadolu
  • Eklemeli dil (Asya kökenli)
  • Urartularla akraba
  • Ön-Türk ya da Kafkas
  • Hurrilerin kültürü, özellikle dini inançları, Hititleri çok etkilemiştir: Hattuşaş kazılarında ortaya çıkarılan bazı dini metinlerin Hurri diliyle yazılmış oldukları görülmüştür. Hititler pek çok Hurri tanrısını benimseyip kabul ettikleri gibi, bazı Hitit kralları da Hititçe adlarının yanı sıra Hurrice isimler de almışlardır.

HİTİTLER ( MÖ. 1700- MÖ. 700 )

  • Anadolu’da siyasi teşkilatlanma önceleri şehir devletleri halinde olmuştur. Anadolu’da ilk siyasi birlik Hititler zamanında olmuştur.
  • Kafkaslar üzerinden geldiği ileri sürülen Hititler,  MÖ-2000 yıllarında Orta Anadolu’da Kızılırmak yayına  yerleşerek , Hattuşaş (Boğazköy) başkent olmak üzere bir devlet kurdular. (İlk başkentleri Kayseri Neşa olmuştur.)
  • Hititler’in konuştukları dil bakımından Hint-Avrupa kökenli bir kavim oldukları savunulmaktadır.

Bazı tarihçiler Hitit siyasi tarihini;

  1. Eski Krallık
  2. Yeni Krallık
  3. Geç Hitit Şehir Devletleri

olmak üzere üçe ayırmaktadır.

  • Hitit Devleti’nin başkent Hattuşa’daki ilk kralı Labarna ( Hattuşili)’dır. Hititler I. Murşili zamanında Halep’i ele geçirerek sınırlarını Babil’e kadar genişlettiler.
  • Murşili’den sonra bir çok kral gelmiştir. Bunlar içinde en önemlilerinden biri Telipinu’dur(MÖ 1535-1510).
  • Telipinu , karışıklık ve isyanlara son verdi , tahta geçiş esaslarını belirleyen bir ferman çıkardı.
  • MÖ 1400 yılı başlarında Tuthalia’ nın başa geçmesiyle Yeni Krallık Dönemi başlamıştır.
  • Şuppulilima , devleti bir imparatorluk haline getirdi. Krallık sınırları iyice genişlemiş, Mısırla ilişkiler yoğunlaşmıştır.
  • Yeni Krallık döneminde , Hititliler Suriye’yi ele geçirmek için Mısırlılarla savaşmışlardır. Bu savaşın sonunda iki devlet arasında Kadeş Antlaşması imzalandı. ( II.Ramses – III.Hattuşil )

Hititler MÖ. 1200’lerde Ege göçleri ile batıdan gelen kavimlerin göçü ile  Hitit Devleti’nin yıkılması sonucunda Güneydoğu Anadolu’da Hitit şehir devletleri kurulmuş ve bu dönemi tarihçiler  “Geç Hitit Şehir Devletleri Dönemi   olarak  adlandırmışlardır. (Kargamış , Sakçagözü , Malatya , Maraş , Zincirli gibi)  MÖ. 700 yıllarında önce Asurlara bağlanan bu şehir devletleri sonra da Perslerin hâkimiyetine girmişler.

Hitit Medeniyeti:

Devlet  ve Ülke Yönetimi :

  • Önceleri feodal beylikler hâlinde yaşarlarken, daha sonra merkezî yönetim güçlendirilmiştir.
  • Hititlerde kral olan kişi, devlet başkanlığı, başkomutanlık başrahiplik, başyargıçlık görevlerini üstlenmiştir. Kralın yanında soylulardan oluşan Pankuş adı verilen bir danışma meclisi vardı. Bu meclis kralın yetkilerini sınırlandırabiliyordu. Ancak imparatorluk döneminde Pankuş’ un yetkileri kısıtlandırılmış kralın ki artırılmıştır.
  • Kralın eşi (Tavananna) yönetim üzerinde etkilidir. (Kadeş Antlaşması ‘ nda Kral III. Hattuşili’nin mührü yanında kraliçe Pudahepa’nın mührünün de olması bunun bir göstergesidir.)
  • Hititlerde kralın ilk karısından olan oğlu veliaht (Rabisimiltim) olur , küçük yaşta devlet işlerine alıştırılırdı.
  • Hititlerde düzenli bir saray teşkilatı ve bürokrasi vardı. Ülke eyaletlere ve bölümlere ayrılırdı.Eyaletlere prensler , bölümlere de askeri ve mülki yetkileri olan valiler atanırdı. Toprak tımarlara ayrılırdı.Tımar sahipleri toprağın gelirini alır , buna karşılık asker beslerdi.

Ordu

Hititler ,Anadolu’nun stratejik konumu , beyliklerin isyanı gibi nedenlerle askerliğe önem vermişlerdir. Hitit ordusu arabalı süvariler ve yayalar olmak üzere ikiye ayrılırdı.Zaman zaman ücretli askerlerden de yararlanmışlardır. Asiller kendilerine verilen toprakların geliriyle asker beslemek ve de savaşa katılmak zorundaydı. (Tımar sistemi)

Sosyal  ve Ekonomik Hayat

  • Hititlerde sosyal yapıda en üst sınıfı kral ve ailesi oluşturmuştur. Bu sosyal yapıda ; asiller, rahipler,  sanatçılar,  askerler,  memurlar ve köleler gibi sınıflar da yer almıştır. Köleler mal mülk sahibi olur , hatta bedel vermek şartıyla hürriyetlerini satın alabilirlerdi.Köleler , başlık parası vererek hür kadınlarla evlenebilirdi.
  • Hititlerde aile babanın egemenliğindeydi. Erkek evleneceği kızın ailesine para verir, kız da gelirken çeyiz getirirdi.
  • Hititler ‘in ekonomisi tarıma, ticaret ve hayvancılığa dayanırdı.Topraklar tanrıların ve kralın ortak malı sayılırdı.

Hukuk

  • Adalet kavramının güneşle sembolleştirildiği Hititler’de aile hukuku gelişmiştir. Öyle ki medeni hukukun temelini atmışlardır. Yaptıkları medeni kanunla evlilik resmi bir sözleşme olarak kabul edilmiştir.
  • Cezalar fidye/bedel ödeme esasına dayalıydı. Telepinuş Kanunları, anayasa niteliğinde kabul edilmiştir. Yapılan kanunlarla, kadınların hakları korunmuştur.

Din

  • Çok tanrılı bir inanca sahip Hititler , Anadolu’ya “Bin Tanrı İli” demişler ve başka toplumların tanrılarını da inanmışlardır. Ahiret inancının olmadığı Hititlerde tapınakların temiz tutulmasına önem vermişlerdir. (Tanrıların sevgilerini kazanmak )
  • En büyük tanrıçaları , Güneş Tanrıçası Arinna ‘ dır.Arinna’nın kocası da Fırtına Tanrısı idi. Ayrıca her şehrin tanrısı bulunurdu.
  • Hitit analları, objektif tarih yazıcılığının ilk örneklerindendir. Krallar her yıl yaptıklarını tanrılarına hesap vermek amacıyla , kil tabletlere üzerine yazdırtarak tapınaklara koyarlardı.

Yazı, Dil ve Edebiyat

  • Hititler Hint-Avrupa dillerinden birini konuşurlardı.
  • Hititler Asurlardan aldıkları çivi yazısı ve resim yazısı olan hiyeroglif i kullanmışlardır. Hitit çivi yazısını Hrozny okumuş ancak hiyeroglif ise henüz kesin olarak okunamamıştır.
  • Hitit Edebiyatı daha çok dini nitelikte olup , Mezopotamya edebiyatının etkisi altında gelişmiştir. Mezoptamya’dan aldıkları  Gılgamış  ve Kumarbi Destanı’ nı Hititçe’ye çevirmişlerdir.

 Sanat

Mezopotamya sanatının etkisinde gelişmiştir. Heykelcilik ve Kabartmacılık gelişmiştir. Kabartma sanatının en önemli eseri Alacahöyük’deki Sfenksli Kapı,  Güneş Kursu, Yazlıkaya  ve  İvriz Kabartmaları ‘dır.

  • Ege göçleri Hitit uygarlığının sonunu getirmiştir.

Hititlerin yıkılması ile Akalara Güneybatı Anadolu’ya yerleşmek için fırsat doğdu. Bu bölgelere daha sonra Dorlar ve İyonlar geldi.

Ege Göçlerinin sonuçları;

  • Tunç ve demir çağları birbirinden ayrılmıştır.
  • Monarşiler yıkılmıştır.
  • Urartuların yaşadığı bölge hariç olmak üzere çivi yazısı ortadan kalkmıştır. (Karanlık çağ)
  • Deniz ticareti gelişmiştir.
  • Hint-Avrupa kültürünün etkileri görülmeye başlanmıştır.

FRİGYALILAR (MÖ 800 – 676)

FRİGYALILAR (MÖ 800-MÖ 676)

  • Frigyalılar; MÖ 1200 yılında Boğazlar üzerinden Anadolu’ya gelen Balkan kökenli bir topluluktur. Ancak siyasi bir topluluk olarak ilk defa MÖ 750’den sonra ortaya çıkmışlardır. ve Ankara ,Eskişehir ,Afyon dolaylarında devlet kurdular.
  • Frigya Devleti ‘nin bilinen ilk kralı , başkent Gordion ‘a adını veren Gordias ‘tır.
  • Kral Midas döneminde bütün Orta Anadolu’nun, tamamına egemen oldular. Midas dönemi en parlak devirleri olmuştur. (Muski)
  • Frigya Devleti’ne Kafkaslar üzerinden gelen Kimmerler son vermiştir (MÖ 676). Daha sonra Lidya krallığı’nın egemenliğine girdiler.
  • Frigya Medeniyeti ‘nin Özellikleri
  • Krallıkla yönetilen Friglerde kralın yanında aristokrat (soylu ) sınıfı da devlet yönetiminde etkili olmuştur. Midas sözcüğü krallarının ünvanı olarak kullanılmıştır. Frigya’da halk, Hititler’de olduğu gibi sınıflara ayrılmıştı. Tüccar ve zanaatkarların oluşturduğu bir sınıf da bulunmaktaydı. Gordion gibi büyük şehirlerde gelişmiş bir aydın tabakası, tüccar ve esnaf sınıfları vardı.
  • Zengin ve bir refah toplumu olan Frigler barışçı bir yapıya sahip olmuşlardır. Küçük bir ordu bulundurmuşlar, istila amacı gütmemişlerdir.
  • Bir tarım toplumu olan Frigler’de ekonominin temeli tarım ve hayvancılığa dayanıyordu. Bu yüzden Frig kralları tarımı korumak için ağır kanunlar koymuşlardır. ( öküz kesmenin veya bir saban kırmanın cezası ölümdü.)
  • Frigler; dokumacılık ve maden işçiliği ileriydi. Frigler ,  Anadolu’nun ilk kuyumcuları olarak da bilinir. Tapates  adı verilen kilimleri ünüdür.
  • Çok tanrılı inanca sahip Frigyalılar’ın en büyük tanrıları toprak ve bereket tanrıçası Kibele’dir. İlkbahar ve sonbaharda tabiatın dirilişini ve ölümünü sembolize eden tanrıçalara inanırlar ve yılın belirli zamanlarında yas ve şenlik ayinleri düzenlerlerdi.
  • Çalgı aletleri kullanmışlardır. Panflüt , Friglere ait bir çalgıdır.
  • Dilleri Hint-Avrupa grubundan olan Frigyalılar, Fenike alfabesini kullanmışlardır.
  • Hayvan hikayeleri anlatım geleneği (fabl) ların yaratıcılarıdır.
  • Evlerini dikdörtgen biçiminde yapmışlar, (Megaron) , üzerlerinde hayvan figürleri olan çanak – çömlekler yapmışlar , ağaç oymacılığında ve nakış işlemeciliğinde ve dokumacılıkta ileri gitmişlerdir. Çivi kullanmadan mobilya yapmışlardır.
  • Ayrıca Fibula  adı verilen ilk çengelli iğneleri Frigyalılar  bulmuştur.

Frigler, ölülerini kayalara oyulmuş mezarlara veya tümülüslere gömmüşlerdir.

Sanat alanında kaya mimarisi gelişmiş olup bu alanda en ünlü eserleri Midas Tümülüsü‘ dür. Ayrıca Gordion’ da da kayalar içine oyulmuş sığınaklar vardır

Eskişehir Yazılıkaya Midas Anıtı

URARTULAR (MÖ 900 – 600)

  • MÖ 900’ lerde  Asya kökenli Hurriler tarafından Doğu Anadolu’da (Van gölü çevresinde ) kurulmuştur.
  • Devletin kurucusu Sardur’dur. Başkenti Tuşpa (Van) dır. Urartular yaklaşık 200 yıl boyunca Doğu Anadolu’ya hakim olmuşlardır.
  • Urartular özellikle Asurların istila ve saldırılarına sıkça maruz kalmışlardır.
  • İskit ve Kimmerlerin akınlarıyla sarsılan Urartular’ ı , MÖ. 600 yılında Medler yıkmıştır.

Urartuların  Özellikleri  :

  • Krallıkla yönetilen Urartu Devleti eyaletlere ayrılmıştı ve her eyalette başkentten atanan (Ennam) valiler görev yapıyorlardı. Ülkede asiller, tüccarlar ve büyük zenginler söz sahibi idiler. Soylu olmayan insanlar tarım ve inşaat işlerinde zorunlu olarak çalıştırılırlardı
  • Urartular madencilik ve maden işletmeciliğinde çok başarılı olmuşlardır. Geçim kaynakları tarıma dayanan Urartular baraj ve sulama kanalları yapmışlardır. Menua (Şamran Kanalı)
  • Sulama kanalları ile tarımı geliştirmeye çalışan Urartu halkının büyük kısmı hayvancılık, bir kısmı da ziraat, bağ ve bahçecilik, maden işletmeciliği ve taş oymacılığı ile uğraşmıştır.
  • Geniş yetkilere sahip krallar ülkeyi Savaş tanrısı Haldi adına yönetmiştir. Çok tanrılı bir inanca sahiptiler. Öldükten sonra yaşamın devam ettiğine inanmışlardır. Bu nedenle ölülerini  yakarak ya da bazı eşyalarıyla birlikte  oda şeklindeki mezarlara gömmüşlerdir.
  • Urartular, Asurlular’dan aldıkları çivi yazısını kullanmışlardır. Çivi yazısının yanında hiyeroglif yazısını da kullanan Urartular’ın dili Ural-Altay dilleri ne benzemektedir. Türkçe’ye benzeyen Urartu dili sabit köklere takılar eklenerek kullanılmıştır.
  • Urartular mimarlıkta çok ileri bir düzeye ulaşmışlardır. Özellikle sarp kayalara oyulmuş kaleler, saraylar, tapınaklar ve su kanalları günümüze kadar gelmiştir. Van’da Van Kalesi, Çavuştepe; Erzincan’da  Altıntepe , Patnos (Ağrı) ve Kayalıdere (Muş)  bu kalelerden bazılarıdır. Van’a 80 Km. mesafeden su getiren kanal inşa ettiler.

LİDYALILAR (MÖ 687 – 546)

  • Küçük Menderes ile Gediz Nehirleri arasında yaşamışlardır. Başkentleri Sard (Sardes) şehridir.
  • Kral Giges
  • Kruzes (Karun)
  • Krezüs zamanında Medlerle Lidyalılar uzun süren savaşlar yaptılar.Taraflar , Güneş tutulmasından dolayı savaşı sonlandırdılar.Tüccar bir toplum olan Lidyalılar ticaret sayesinde zenginleşmişlerdir. Dünyanın en eski serbest pazarını da Sardes’ te Lidyalılar kurmuşlardır.
  • Lidyalılar paralı askerlerden oluşan ordular kurmuşlardır. Bu nedenle sürekli olmayan gerektiğinde oluşturulan ordunun askerleri de vatan sevgisiyle değil para için savaştıklarından Lidyalılar savaşlarda üstünlük sağlayamamışlardır. Bu yüzden Lidyalılar kısa sürede zayıflamış ve yıkılmışlardır.
  • Lidyalılar’a MÖ. 546′da Persler son vermiştir.

Lidyalılar, MÖ .700’lü yıllarda  takasa dayalı ekonomiden paraya dayalı ekonomiye geçişi sağlamışlardır. Uygarlık tarihine yaptıkları en önemli katkıları “elektron” adı verdikleri parayı  ilk kez kullanmalarıdır.

Kral Yolu

–Politeist inanca sahip Lidyalılar,Anadolu ve Yunan tanrılarının etkisinde kaldılar. Artemis,  Zeus, Apollo gibi pek çok Yunan tanrısını İyonlardan alarak kendi tanrıları haline getirmişlerdir. Ölülerini Friglerdeki gibi yığma toprak tepeler , ( Tümülüs )altındaki odalara gömdüler. Lidya kral mezarları , Sardes yakınlarındaki  ‘’  Bintepeler ‘’  yöresindedir.

–Lidya dili , Hint-Avrupa karakterinde bir dildir. Fenike Alfabesi’ni kullanmışlardır. Edebiyatları hakkında bilgi yoktur. . Masalcılığın babası olarak bilinen Ezop, Lidya kralından maaş alıyordu.

–Lidya’da taş işçiliği çok gelişmiştir. Heykelcilik ve kuyumculukta da oldukça ileriydiler.

Anadolu’daki en büyük tümülüs Lidya Kralı Alyattes’e aittir.

Likyalılar

Güneybatı Anadolu

Heredot’a göre Girit kökenli

İYONYALILAR

  • Tarihte, İzmir ile B. Menderes nehirleri arasında kalan kıyı bölgesine İyonya denilmiştir.
  • Yunanistan’ı istila eden Dorların baskısı sonucu MÖ. 12. Yüzyıl’da  Batı Anadolu’ya göç eden  Akalar’ın bir kısmı yerli Karyalılar ile karışıp, Batı Anadolu kıyılarında kurdukları , ‘’Polis‘’ adı verilen şehir devletlerine yerleştiler.Bu şehirlerin  en önemlileri Efes , Milet , Foça ve İzmir ‘ dir.
  • İyonya şehir devletleri kısa zamanda birer ticaret ve sanat merkezi haline gelmiştir.
  • İyonlar ayrı şehir devletleri halinde yaşamış siyasi yönden birlik kuramamışlardır. MÖ. 7. Yüzyıl’da önce Lidyalılar’ın egemenliğine giren İyon şehir devletleri  daha sonra da Pers İmparatorluğuna bağlandılar. ( MÖ. 546 )
  • Her biri birbirinden bağımsız olan İyon şehir devletleri önceleri krallar MÖ. 800 yılarından itibaren asillerin kurduğu oligarşik hükümetler ve son olarak da demokratik hükümetler tarafından yönetildiler.
  • Demokratik rejim ve hukuk devleti niteliklerini taşıyan ilk şehir devletleri burada ortaya çıkmıştır. Bu nedenle İlk Çağ’ın Rönesans Dönemi olarak görülmektedir.
  • Yunan medeniyetini etkileyen , İyonya kültürü Avrupa kültürünün  de özünü oluşturur.
  • Lidyalılar, İyonyalılar’ın Anadolu ve Asya ile ticaret yapmalarını engellemişlerdir. Bunun üzerine İyonyalılar donanmalarıyla Akdeniz ve Karadeniz’e açılmışlar, Denizci bir millet olan İyonyalılar Karadeniz, Marmara ve Akdeniz’de ticaret kolonileri kurmuşlar bugünkü bir çok yerleşim yerinin temelini atmıştır. (Sinop, Samsun, Trabzon, Giresun ) Kurdukları bu kolonileri sayesinde çok zenginleşmişlerdir.
  • İyonyalılar , pozitif bilimlerde çok ileri gitmişlerdir. Felsefe,    tarih, astronomi,  matematik  ve  tıp  bilimlerinin temellerini atmışlardır.
  • Bunda; coğrafi konumları , zengin olmaları, çevre kültürlerden faydalanmaları ve özgür düşünce ortamının bulunması etkili olmuştur.

Matematikte: 

  • Tales: Güneş tutulmasını önceden haber veren ilk bilim adamıdır. MÖ. 585
  • Anaksimandros: Tales’in öğrencisidir. Dünyanını şekli , evren ve yıldızlar hakkında görüşler sunmuştur.
  • Anaksimenes: Doğa bilimcisi ve filozof ,her şeyin havadan oluştuğunu ileri sürmüştür.
  • Pisagor: İlk kez Dünyanın yuvarlaklığını ileri sürmüş , matematik ve geometriye bilimsellik kazandırmıştır.

Felsefede:

  • Diyojen, Heraklitos

Tıpta:

  • Hipokrat

Tarihte:

  • Herodotos
  • Hekayatos: Gezip gördüğü çevre kavimlerle ilgili bilgiler vermiştir.

Uyarı: Pers istilasından sonra birçok bilim adamı ve filozof Yunanistan’a giderek Eski Yunan kültürünün oluşum ve gelişimine katkıda bulunmuşlardır.

  • Fenikelilerden alfabeyi alan İyonyalılar bunu yeniden düzenleyerek İyon alfabesi durumuna getirmişlerdir. Bu alfabe bazı değişikliklerle Yunanlılara onlardan Romalılar ve daha sonra Batı dünyası bu alfabeyi öğrenmiştir.
  • İyon Edebiyatının en önemli eserleri: Homeros’un İlyada ve Odessa destanıdır.
  • Çok tanrılı inanca sahip İyonyalılar, hem Yunan hem Anadolu tanrılarına taptılar. Tanrılarını insan şeklinde düşünen İyonyalılar’da ahret inancı yoktu.En önemli tanrıları Zeus, Athena ve  Artemis’ti.
  • İyonyalılar’da mimari oldukça gelişmişti. Mimaride İyon nizamı denilen başlıklı sütun tarzını geliştirmişlerdir. Saray ve tapınakar yapmışlardır.
    Artemis
    ve Apollo tapınakları İyon mimarisinin en güzel örneklerindendir. Heykeltıraşlıkta da büyük bir başarı gösteren İyonyalılar, mermerden güzel ve gerçekçi bir stille heykeller yapmışlardır.
  • İyonların; Efes’te yaptırdıkları Artemis Tapınağı dünyanın eski yedi harikasından biridir.

EGE ve YUNAN

UYGARLIĞI

Ege Medeniyeti;

  • Ege Denizine kıyısı olan Girit,Yunanistan,Makedonya,Trakya, Batı Anadolu ve Güney Batı Anadolu’da yaşayan toplulukların meydana getirdiği ortak bir uygarlıktır.
  • Mısır,Anadolu,Suriye,Filistin ve Mezopotamya medeniyeti ile temasa geçmiştir.
  • Üç aşamadan oluşmaktadır.

1.)Girit

2.)Miken (Aka)

3.) Yunan  (Dor)

GİRİT

  • Ege Uygarlığı’nın en eski ve en önemli uygarlık
  • Anadolu Uygarlığı’ndan etkilenen Girit Uygarlığı zamanla tüm Ege Uygarlığı’nı etkilemiştir.
  • Önce Minos uygarlığı sonraları Miken uygarlığı etkili olmuştur.
  • En önemli yerleşim yeri Knossos’dur.
  • Denizcilik alanında ileri gitmişler Mısır ve Ön Asya
  • Uygarlıkları ile ilişkiler kurmuşlardır.
  • En önemli eserleri saraylarıdır. (Knossos Sarayı).
  • Linear B tipi yazı Michale Ventris tarafından yavaş yavaş çözülmeye başlandıysa da Linear A ve hiyeroglifler günümüze dek çözülemeden geldi.
  • Çok tanrılı din anlayışları olup , baş tanrıçaları  Rea ‘ dır..Ölülerini kullandıkları günlük eşyalarıyla birlikte kuyu mezarlarına gömmüşlerdir.

MİKEN (Akalar)

  • Mora Yarımadasın’dadır. Girit Uygarlığı’nın

etkisi ile gelişmiştir. Çanakkale Boğazı egemenliği için Truvalılara yaptıkları savaşları ünlüdür.

  • Kuyu mezarları ile Miken ve Tirinis Şatoları

ünlüdür.

  • Yunanistan’a egemen olan Dor’lar tarafından

yıkılmışlardır.

ESKİ YUNAN (GREG)  MEDENİYETİ (MÖ 1200–MÖ 337)

  • MÖ 1200’lerde Yunanistan’a gelen Dorlar ,  “Polis” adı verilen şehir devletleri kurarak bu uygarlığı meydana getirdiler.
  • En önemli şehir devletleri Isparta, Atina, Larissa ,Korint, Teba vs gibi şehirlerdir.
  • Yunanistan’da her polis ayrı bir devletti.Bu şehir devletleri iç ve dış siyasetlerinde bağımsızdı.Başlangıçta krallar tarafından yönetilen polisler de güçlenen asillerin yönetimi ele geçirmeleri üzerine aristokratik hükümetler kurulmuştur. (Yunanistan’da şehir devletlerinin bağımsızlıklarına çok düşkün olup birleşmemeleri ve birbirleriyle sürekli savaşmaları , Yunanistan’da siyasal birliğin kurulmasını engellemiştir.)

Not: İskender’in MÖ337’de düzenlediği  sefer sonucunda Yunan şehir devletleri Makedonya İmparatorluğu’nun etrafında birleşti. (Helen Birliği )

  • Şehir devletlerinin başında krallar, bunların etrafında da aristokratlar sınıfı meydana geldi.
  • MÖ 7 ve 6 yy. Aristokratlar (asiller), kralı devirerek idareyi ele geçirdiler(Asiller yönetimi).
  • Yönetimden memnun olmayan orta sınıflar ilk halde birleşerek Aristokratları iktidardan uzaklaştırdı. Böylece Tiranlıklar oluştu. Yeni kanunlar yapıldı. Halk bir takım haklar elde etti.
  • Halk ve asiller birleşerek diktatörleşen Tiranlığı yıktılar. (Tiranlıklar ilk defa İyonya’da görülmüştür. )
  • Bunun sonunda halkın katıldığı demokratik meclisler kuruldu.
  • Orta sınıf (tüccar, sanayici, gemici, sanatkarlar) , ticari hayatın canlanması ile meydana geldi.
  • Yunanistan da şehir devleti (polisinin) amacı halkın (yurttaşın) mutluluğunu sağlamaktır.
  • İlk çağın en demokratik devletleri eski Yunanistan şehir devletleridir.

Eski Yunan Tarihindeki Önemli Siyasal Olaylar Şunlardır;

1.)Pers  Savaşları :

M.Ö. VI. Yy ‘ın sonlarına doğru Persler Anadolu’yu istila ederek Lidya ve İyonya’yı ele geçirmiştir. (II. Sirus)

Pers Kralı Darius Grek anakarasını işgale kalkıştı. Grekler Pers ilerleyişini durdurmuştur.

Atinalı general Miltiades Maraton Savaşı’nda Yunanları yenmiştir.

Darius’un oğlu I. Serhas daha güçlü ve kalabalık bir orduyla tekrar Yunanistan’a girdi. Termopiylae Muharebesi’nde Sparta Kralı Leonidas’ı yendi. Arkasından Atina’yı yaktı.

  • Salamis Deniz Muharebesi Yunanistan’ın kalan bölümünü yakın bir istiladan kurtarmıştır. Ancak Yunanistan’ın büyükçe bir bölümü halen Pers istilası altındaydı.
  • Mykale ve Plataea antik tarihin oldukça önemli muharebeleri arasındadır. Bu iki muharebeyle Pers istila girişimi kesin olarak sona erdirilmiştir.
  • Persler Callias Barış Antlaşması ile Yunanistan’dan çekilmişlerdir.

2.)Attik – Delos Deniz Birliği : MÖ. 478 ‘ de Atinan’nın önderliğinde pers saldırılarına karşı kurulan birliktir. ( Delos Adası , Ege Adaları , İyon şehirleri , Makedonya ve Trakya kıyı şehirleri katılmıştır. )

Peloppenes Savaşları : ( Atina – Sparta  savaşı )

Bu savaş Atina’nın başını çektiği  Atik –Delos  Birliği ile Sparta’nın başını çektiği  Helen Birliği arasında yapıldı.Savaşın sebebi Atina’nın ticari nüfuz sahasını Korint ve Sparta’yı rahatsız edecek şekilde genişletmesidir. Savaş , Nikias Barışı ile sona erdi.

Pers Savaşları’ndan sonra Yunan şehirleri kendi egemenlikleri altında birleştirmek isteyen  Atina ve Sparta Devletleri 27 yıl süren  ‘’ Peloppenes Savaşları ‘’ nı yaptılar.Bu savaşlar Sparta’nın üstünlüğü ile sona ermiştir.Atina deniz , Sparta ise Yunanistan’ın en güçlü kara ordusuna sahipti.

İskender’in Yunanistan’ı ele geçirmesiyle İskender medeniyeti başladı.

Hukuk

Yunanistan’da ticaret hayatının gelişmesi sonucu oluşan orta sınıf yönetime katılmak amacıyla köylülerle birleşerek soylularla mücadele etmiştir.
Sınıf kavgalarının önlenip toplumsal barışın sağlanması için birtakım hukuki düzenlemeler yapılmıştır.

Drakon: Soyluların keyfi yönetimini orta sınıf lehine düzenlemiştir.

Solon: Yaptığı kanunlarla köylülerin borçlarını sildi.  Köleliği  ve doğuştan soyluluğu kaldırdı.

Psistratos: Yaptığı kanunlarla orta sınıfı güçlendirdi. Tarım, ticaret ve sanayi gelişti.

Klistenes: Yaptığı kanunlarla halk meclisini önemli bir kurum haline getirmiş , sınıf farklılıklarını ortadan kaldırarak demokrasi anlayışının gelişmesini sağlamıştır. (seçim sistemi, meclis) . Kölelik devam etmiştir.

 Uyarı : Bu kanunlar ilk kez Atinada uygulandığından ilk demokrasi hareketleri Atina’da ortaya çıkmıştır. Arhonlar  (Kanun hazırlayıcı) yönetiminde demokrasiye geçmiştir. (Sparta hariç)

Din
— Çok tanrılı dinleri vardır. Dini inanışlarının kaynağı Anadolu, Mezopotamya ve Girit’tir.
— Tanrılarını ölümsüz, insanlar gibi düşünmüşlerdir. ( Yunanlıların dini anlayışları , Mitoloji   , Tiyatro  ve  heykel   sanatında gelişmelerine neden olmuştur. )
– Tanrılar evlenirler, savaşırlar, yerler ve içerlerdi. Yunan mitolojisi bu konuları işler.
— Tanrılar, Olimpus’da,  baş tanrı Zeus‘un çevresinde toplanmışlardır.
— Yunanlıların dini inanışları fikri gelişmeyi engellemez. Hayatta fedakârlık gerektirmez.
— Yunanlılar, Tanrıların gazabından korunmak için müzik, eğlence, spor ve şiir yarışları düzenlerler. (Günümüzdeki olimpiyatlar bu şekilde doğmuştur. İlk kez  MÖ. 776 )
Uyarı : Olimpiyatlara Yunan şehirlerinin tümünün katılması , Yunanistan’da ortak Yunan kültürünün oluşmasını sağlamıştır.

Ekonomi :

  • Yunanlılar kolonicilik faaliyetlerinde gelişmiştir.Akdeniz ve Karadeniz’in çeşitli yerlerinde koloniler kurmuşlardır. ( Yunanistan’ın küçük ve dağlık olması , tarıma elverişli toprağın az olması ve coğrafyalarının denizciliğe elverişli olması)
    Yunanlılar , kolonicilik faaliyetleri sonucunda yeni topraklar üzerinde hakimiyet kurmuşlar , Yunan kültürü değişik bölgelere yayılmıştır.
  • Kolonileri yerleşmek amacıyla kurmuşlardır.Kolonilerine vatan gibi sahip çıkmışlardır. Kadıköy ve İstanbul Yunan kolonisidir.

Yazı – Dil ve Edebiyat

Fenike alfabesini kullanarak geliştirdiler. (MÖ 8. Yüzyıl ).

Homeros: İlk destan yazarıdır (MÖ 8. Yüzyıl) Eserleri:  İlyada: Truva savaşlarını anlatır;  Odessa: Truva savaşlarına katılan İthake Kralının esaretten kaçışını konu edinir). Bu destanlar , milli birlik duygularını geliştirmesi yönüyle Yunanlıları etkilemiştir.

Hitabette : Demostenes ünlüdür.

Trajedi ve Komedi alanında ünlü isimler yetişti.

Felsefe

  • Felsefe Batı Anadolu’da doğmuş , Yunanistan’da gelişmiştir.
  • Sokrat, Eflatun ve Aristo ( İskender’in de hocasıdır ), en ünlü filozoflarıdır.
  • Sokrat , insanları doğru yola getirmek için mücadele etmiş, çok düşman kazanmıştır. Yargılanmıştır.
  • Eflatun; ideal devlet fikrini savunmuştur. Akedemia adlı ilk üniversitenin kurucusudur.
  • Aristo ilimleri ilk defa tasnif etmiştir. Devlet yönetimiyle ilgili Politika  adlı eserini yazmıştır.

Tarihçilik
Herodot:   Tarihçilerin babası kabul edilir. Ünlü Historia adlı eserinde Yunan tarihini yazmıştır. (MÖ 450 yıllarında yaşamıştır).
Tukudides :   Peloponnes (Atina ile Isparta arasındaki) savaşlarını anlatmıştır.Eleştirmeli tarih  anlayışını benimsemiştir.
Ksenofon:    Hellenika ve Onbinlerin Ricatı  adlı eserlerin sahibidir.

Tıp
– Hipokrat: 
 Her hastalığın bir sebebi olduğunu ileri sürmüştür. Günümüzde doktorlar Hipokrat yemini ile göreve başlarlar.
Astronomi –Matematik – Geometri

-Matematikte   : Pisagor ve Tales    ,  Astronomide  :  Meton
Euklides ve Pisagor  gibi düşünürler de geometri astronomi ile uğraşmışlardır.

Sosyal hayat :
– Halk,  soylular (aristokratlar: büyük toprak sahipleri), tüccar ve sanayiciler, küçük toprak sahipleri (köylüler) ve köleler olmak üzere  sosyal sınıflara ayrılırdı.
– Köylüler: Gelirlerinin bir kısmını aristokratlara verirlerdi. Geçinemeyince borçlanırlar, borçlarını ödeyemeyince de topraklarını ve özgürlüklerini kaybederlerdi.

–Tüccar ve sanayiciler: Koloniler sayesinde zenginleştiler (orta sınıf)
–Köleler: Hiçbir hakkı yoktu.

Ordu
-Kölelerin ayaklanmasından çekinen şehir devletleri, güçlü birer ordu bulundurmuşlardır.
-Isparta en güçlü kara ordusuna sahipti. Krallığı devam ettiren tek şehirdir.
-Atina; Güçlü deniz ordusuna sahipti.

Sanat

-Yunan sanatının en önemli eserleri mimari , resim ve heykeltıraşlık alanında ortaya çıkmıştır.Birçok tiyatro , tapınak , tanrı ve insan heykelleri yapılmıştır.

-Yunanistan’da tiyatro tanrı  Diyanizos  adına yapılan törenlerden ortaya çıkmıştır.

Tragedya: Yunanca “keçi şarkısı” demektir. Sonraları anlam kaymasına uğrayarak yaşamın elemlerinin konu alındığı tiyatro türü anlamına gelmiştir.

Drama: Hayatta yaşanan olayların gerçeğe çok yakın olarak sergilendiği ve insanın dünyadaki kaderinin tartışıldığı tiyatro türü.

Komedya: Yaşamın içinde meydana gelen olayların komik ve olağan dışı yönlerinin vurgulandığı tiyatro türü.

–Mimari eserlerini , ‘’ Dor , İyon ve Korint Nizamı ‘’ na göre yapmışlardır.

Zeus Heykeli    ve   Rodos Heykeli   Eski Yunan uygarlığına aittir.

M.Ö. VI. Yy ‘ın sonlarına doğru Persler Anadolu’yu istila ederek Lidya ve İyonya’yı ele geçirmiştir. (II. Sirus)

Pers Kralı Darius Grek anakarasını işgale kalkıştı. Grekler Pers ilerleyişini durdurmuştur.

Atinalı general Miltiades Maraton Savaşı’nda Yunanları yenmiştir.

Darius’un oğlu I. Serhas daha güçlü ve kalabalık bir orduyla tekrar Yunanistan’a girdi. Termopiylae Muharebesi’nde Sparta Kralı Leonidas’ı yendi. Arkasından Atina’yı yaktı.

Salamis Deniz Savaşı’nda Yunanlar Persleri tekrar yendi.

Salamis Savaşı’nın ardından Yunanlar Perslere saldırmaya başlamıştır.

Salamis Savaşı’nın ardından Yunanlar Pausanius ile Pers ordusunu Plataea’da da yendiler. Aynı zamanda Pers donanması Mykale Savaşı’nda yenilgiye uğratıldı.

İskender ve Helenistik Dönem  Medeniyeti

  • MÖ.VII. Yüzyılda Yunanistan’ın  kuzeyinde kurulan Makedonya Devleti,
  • Flip zamanında Balkanlar ’ın  büyük bir kısmını  ve Yunanistan ‘ı hakimiyeti altına aldı. II. Flip’in ölümünden sonra devletin başına Büyük İskender geçti. ( 336 )

MÖ 334’de İskender,Persler’i durdurmak için Anadolu’ya geçti. Asya seferine çıkan Büyük İskender , Persler’e ilk darbesini Biga Çayı civarında vurdu. ( Granikos Muharebesi  )  Ertesi yıl ise Persler’i İssos’ta mağlup  etti. MÖ 331’de ise Mısır Persler’den alınarak; burada Yunan örneğine göre İskenderiye şehrini ( Aleksandrie  ) kuruldu. Mısır’dan sonra Hindistan’a yönelen İskender, PersKralı, III.Dariyus’u bir kere daha mağlup etti.( Gavgamela Savaşı )  ‘’ Asya Kralı ‘’ ilan edilen İskender , Hindistan‘daki İndus Nehri’ne kadar ulaşmayı başardı. ( MÖ.327 ) Askerlerinin bıkkınlık göstermesi sonucu Hindistan’dan geri dönen İskender ,Arap Yarımadası’na sefer hazırlığı yaptığı sırada  MÖ.323’te  Babil ‘ de  öldü.

Helen Medeniyeti ( MÖ: 330 –  MÖ: 30 )

Doğu-Batı kültürünün kaynaşmasından sentez bir medeniyet olan “Hellenizm Uygarlığı” nın doğmasında Yunan, Anadolu, İran, Mezopotamya, Mısır ve Hint medeniyetlerinin etkisi olmuştur. Yaklaşık 300 yıl kadar süren bu medeniyetin merkezi Mısır’daki İskenderiye şehridir.

Doğu-Batı ticareti ve kültürel etkileşim artmıştır. Bergama , İskenderiye ve Antakya gibi önemli şehirler kurulmuştur. Kurulan yeni şehirlere Yunanistan’dan bilim ve sanat çevreleri göç etmiştir.

İskender , doğu kültürünün , dini inançlarının ve idari teşkilatının fazla etkisinde kalmıştır.İskender , Perslerden etkilenerek, Pers sarayının protokol kuralarını , vergi toplama sistemini ve satraplık denilen eyalet sistemini benimsemiştir.

Hellenizm; Roma, Sasani  ve İslam medeniyetini de etkilemiştir.

Büyük İskender, 33 yaşında öldü .İskender’in ölümünden sonra topraklarında komutanları tarafından bağımsız devletler kurulmuştur.

Mısırda –Ptolemeler Krallığı (MÖ 321-30)

-Trakya ve Batı Anadolu’dan Hindistan’a kadar –Selevkoslar Krallığı (321-64)

-Makedonya’da –Antigonitler Krallığı: Milli bir devlettir.(MÖ 279-16)

 

Selevkos’un ölümü üzerine Anadolu’da yerel krallıklar kuruldu:

-Bitinya Krallığı, Kuzey Batı Anadolu’da.

-Pontus Krallığı , Karatenizin güney kıyılarında.

-Kapadokya Krallığı , Orta Anadolu’da.

-Bergama Krallığı , Bergama merkez olmak üzere Millet ve Efes’te (Batı Anadolu

Komagene Krallığı

Kommagene Krallığı

Hellenizm

Nemrut Heykelleri

Antiokhos

Bergama bu dönemde önemli bir kültür merkezi oldu (Zeus Tapınağı, Asklepeion Sağlık Merkezi ve 200 bin ciltlik kütüphane kuruldu)

Bergama’nın kendi adıyla anılan Parşömen kağıdı icad edilerek ihraç edildi. parşömen kağıdı ise bir çok eserin sonraki nesillere aktarılmasında etkili oldu.

–İskender İmparatorluğu zamanında İskenderiye, Rodos, Bergama, Efes, Antakya gibi şehirler ticaret şehri oldular.

–Bu dönemde bilimsel alanda önemli gelişmeler oldu:

İskenderiye ve Antakya ve Bergama’da dünyanın en büyük kütüphaneleri  kuruldu. (II. Eumenes)

İskenderiye’de Bilimler Akademisi kuruldu.  ( Museon = Müze  )

–Öklit ve Apollonios ,  geometrinin temellerini ortaya koydular.

Tıpta ileri gidildi. Kalp, kan ve damar arsındaki ilişki tespit edildi.

Pozitif bilimlerde Arşimet  ( Suyun kaldırma kuvvetini bulmuştur. )

İskenderiyeli coğrafyacı Eratostanes,  ‘’Geografya  ‘’ adlı eserini yazdı.

Hipparhos ,  gece ve gündüzün en uzun zamanlarını bulmuştur.

Batlamyus , Coğrafya Kılavuzu adlı eseriyle İslam Coğrafyacılarını etkiledi.

Felsefe alanında ; Zenon  ve Epikür aydın insan üzerinde çalıştılar.

İskender Lahdi ( İst. Arkeoloji Müzesinde, Sidon kralına ait olduğu düşünülüyor. )  ,  Nike Heykeli ( Zafer İlahesi ) ,  Afrodit Heykeli  ,

   İskenderiye Feneri , Bergama’da Zeus Sunağı ( Almanya ‘da) , bu dönemde yapılan önemli eserlerdir.

Helenler’in Orta Doğu ’daki  varlığı Roma’nın  MÖ.30’da  Mısır’ı almasına kadar devam etti. 

ROMA TARİHİ ve

UYGARLIĞI

Doğu ve Batı Roma İmparatorlukları birlikte ele alındığında dünyanın en büyük ve en uzun yaşayan imparatorluğudur.  ( Avrupa , Anadolu , Suriye , Filistin , Mezopotamya ve K. Afrika’ya egemen olmuştur. )

Roma Uygarlığının kurulmasında İtalikler , Etrüksler ve Latinler önemli roller oynamıştır.

MÖ 753 de Roma şehrinin kurucusu ve aynı zamanda ilk kralı Romulüs’tür.

Roma İmparatorluğu’nun siyasal tarihinde;

Krallık (MÖ 735-MÖ 510),

Cumhuriyet (MÖ 510-MÖ 27)

İmparatorluk(MÖ 27-MS 395) dönemleri yaşanmıştır.

Krallık Dönemi

İlk dönemlerinde krallıkla yönetilmişlerdir.Krallar , İhtiyarlar Meclisi tarafından önerilir.Halk (Kuria) Meclisi tarafından seçilirdi. Kral , Senato ‘ya  ( Asillerden oluşan meclis ) karşı sorumludur.

Cumhuriyet Dönemi

 

Roma halk sınıflarından Patriciler ve Plebler arasındaki mücadele sonucu MÖ 510 yılında  Cumhuriyet’e geçilmiştir. Bu dönem bir yıl için seçilen iki Konsül tarafından yönetildiğinden,bu sisteme Konsüllük sistemi de denmiştir. Konsüller birbirlerine ve Senato ‘ ya karşı sorumludur. Olağanüstü durumlarda Konsüllerden birinin yetkilerini diğer Konsüle devretmek suretiyle sınırsız yetkilerle donatılan  “Diktatörlük”  yönetimini benimsedikleri görülmüştür.

Cumhuriyet döneminde fetih hareketleri başladı.Roma , Akdeniz’in batısındaki yerleri egemenliğine almıştır.Daha sonra Makedonya , Suriye ve Mısır’ı alan Roma , Doğu Akdeniz’in fethini tamamlamıştır. (Roma , tarihte tüm Akdeniz havzasına egemen olan tek devlettir. )

Ordunun temelini oluşturan  Lejyon  denilen askeri birliklerin fetihlerde büyük katkısı olmuştur.

Romalılar, Kartaca’yı ele geçirebilmek için yaptıkları savaşların (Pön Savaşları)  ikincisinde, Kartacalılar, filleriyle birlikte İtalya’ya girdiler. Kartaca Savaşlarının üçüncü safhasında Romalılar galip geldiler ve Kuzey Afrika’yı ele geçirdiler. (Bu savaşlar üç safhada olmuştur:   MÖ 264-241  / 218-201  /  149-146 )

Sırasıyla İspanya, Yunanistan, Anadolu ve cumhuriyetin sonlarına doğru ise Mısır Roma topraklarına katıldı.

Konsül seçilen Jul Sezar tüm yetkileri üzerine alarak diktatörlüğünü ilan ederek Cumhuriyet yönetimine son vermiştir. Sezar’ın öldürülmesinden sonra İmparatorluk devri başladı (MÖ .27)

İmparatorluk Devri

Roma Senatosu MÖ 27’de Oktavianus’a kutsal anlamına gelen “Agustus” unvanı vermek suretiyle yıkılana kadar sürecek olan imparatorluk dönemi başlamıştır.

–Fetihler büyük ölçüde durmuştur.

–İç sükunet sağlanarak yollar yapılmış ve halkın refah seviyesi yükseltilmeye çalışılmıştır.

–III. Yy’ da Roma İmparatorluğu gücünü kaybetmeye başladı.

Merkezi yönetimin zayıflaması, eyaletlerin güçlenmesi, Hıristiyanlığın  yayılması, Kavimler Göçü’nün meydana getirdiği kargaşa, iç savaşlara katılan orduların sınırları ihmal etmesi gibi nedenlerden dolayı Roma İmparatorluğu, Doğu ve Batı olarak ikiye  ayrılmıştır(395). Bunlardan Batı Roma 476’da Germenler tarafından ,  Doğu Roma ise 1453’te yıkılmıştır.

Sosyal Sınıflar                                                                  

Romada, patriciler, plebler, yanaşmalar ve köleler olmak üzere dört sosyal sınıf bulunuyordu.

Patriciler: Oy hakkı olan zengin toprak sahiplerinden oluşuyordu.

Plebler: Küçük çiftçiler, zanaatkârlar, tüccarlar ve çobanlardan oluşurdu. Askere alınmaz ve          oy kullanamazlardı.

Yanaşmalar: Vatandaşlık hakkını kaybedenler.

Köleler: Hiçbir hakları bulunmazdı. Romada köleler sık sık ayaklanmışlardır ( En büyük köle ayaklanması , Spartaküs ayaklanması).

Sanat

Romalılar, fetihlerle zenginleştikten sonra başta mimari olmak üzere resim ve heykelciliğe yönelmişlerdir. Yunan eserlerinden etkilenen Romalılar zamanla bu etkiden kurtularak kendilerine özgü eserler yapmışlardır.Tapınaklar, Sunaklar, Saraylar, stadyumlar ,Zafer takları, anfitiyatrolar, hamamlar, forum, bazilika ve su kemerleri gibi bir çok eser bırakmışlardır.

Roma’nın Anadolu’daki eserleri şunlardır.:

İstanbul’ da :  Bozdoğan Su Kemeri,  Çemberlitaş

Antalya’ da  :  Aspendos Tiyatrosu

Ankara’da    :  Elmadağ Su Yolu,  Ogüst Mabedi  ve  Roma Hamamı

Söke ‘de      :  Söke  Didim Tiyatrosu

Selçuk’ta      :  Celsus Kütüphanesi

İtalya’daki Kolezyum ‘dur.  ( Dünyanın 7 Harikasından biridir )

Hukuk

Yerli halk olan plepler ile sonradan gelerek Roma Devletini kuran Patriciler arasındaki sınıf mücadelesi Roma’da cumhuriyet rejiminin yerleşmesinde ve Avrupa hukukuna öncülük edecek olan hukukun oluşmasına sebep olmuştur.(12 Levha Kanunları – MÖ451 , Lıcınıus Sektıus Yasaları – MÖ367  ve Hortensıus Yasaları- MÖ287 )

Patrici ve pleb mücadelesi sonucunda ortaya çıkmıştır. Günümüz Batı dünyasında uygulanan hukuk kurallarının temeli Roma hukukuna dayanır.

 Din

        —İlk dönemlerinde Atalarına ve Atalarının Tanrılarına saygı gösterirken, fetihlerden sonra Yunanistan’ın etkisinde kalmışlardır. ( Pagan inancı  )

Yunan Tanrılarına  Latince isimler vererek aynen benimsemişlerdir.İmparator Konstantin, uzun süre karşı çıktıkları “Hristiyanlığı”    “Milano Fermanı”   ile 313 de serbest bırakmıştır.  İmparator  Teodosyos  döneminde  381 de Roma’nın resmi dini olarak kabul edilmiştir. ( Selanik Fermanı )

325 İznik Konsili ‘nden sonra hırıstıyanlıkta ilk ayrılıklar başladı (Aryanizm, Nasturizm, Monofizizm)

451 Kadıköy Konsili ‘ yle de İstanbul Kilisesi Roma’dan ayrılması sonucu Ortodoksluk mezhebi ortaya çıktı.

Ekonomi

Roma’nın ekonomisi tarım , hayvancılık ve ticarete dayalıydı.Bağlı eyaletlerden alınan vergiler, Roma’nın zenginleşmesinde rol oynamıştır.

Roma zamanında Anadolu bayındır bir ülke haline geldi. Romalılar askeri ve ticari amaçlarla yaptıkları büyük ve geniş yollar sayesinde Anadolu’da mekan birliğini sağladılar. Her önemli kentte tiyatrolar , agoralar, stadyumlar ve hamamlar yaptılar. Romalılar Anadolu’yu sömürge olarak gördüklerinden Anadolu’ya yerleşmeyi pek düşünmediler. Bundan dolayı da Anadolu’da Romalılar kültür birliği sağlayamadılar ve Anadolu’da eski kültürler yaşamaya devam etti.

Anadolu bayındır hale getirildi. At yarışları için hipodromlar yapıldı. Mısır ve İran ile yapılan savaşlar için yollar yapıldı.

Dil – Edebiyat – Bilim

Romalılar; Fenikeliler, İyonyalıların ve Yunanlıların geliştirdiği alfabeye son şeklini kazandırmışlar ve “Latin alfabesi”ni oluşturmuşlardır.

Mısır’dan aldıkları Güneş yılı esaslı takvimi, Sezar daha sonra da Papa XIII. Gregor dönemlerindeki düzenlemelerle bugün kullandığımız ‘’ Miladi Takvim ‘’ haline getirmişlerdir.

Latince konuşan Romalılarda  Tarih yazıcılığı , Hitabet  ve Felsefe çok              gelişmiştir.

Hitabette : Sezar  ,  Kato  , Çiçero         Coğrafya’da :  Strabon, Ptolomaios

Felsefede  : Seneka  ,  Plinüs          Tarihte  : Plutark , Takitus ve  Cornelyus

BİZANS (DOĞU ROMA) İMPARATORLUĞU

(395 − 1453)

  • Bizans Devleti’nin kuruluşu Roma İmparatoru Konstantinius’un İstanbul’u kendi adıyla yeniden kurarak Roma Devleti’nin başkentini 330 ‘da buraya nakletmesiyle başladı. Nova Roma
  • Roma İmparatorluğu , Teodosyus ‘un ölümünden sonra 395’te  ikiye ayrıldı. ( Büyük Teodosyus Roma’nın doğusunda ve batısında yalnız başına hüküm süren son hükümdardır. ) Doğu Roma Devleti’nin ilk hükümdarı Arkadyüs’ tür.
  • Bizans , Anadolu, Suriye ve Mısır’a kadar olan yerleri hakimiyeti altında bulundurdu.Tarihi boyunca Bizans farklı sülaleler tarafından(12 sülale) yönetilmiş olup taht kavgaları yaşanmıştır.İmparator; tüm yetkileri elinde toplamıştır.

–Jüstinyen dönemi (518-610)  , Bizans’ın en güçlü olduğu dönemdir.  Ayasofya bu dönemde yapılmıştır. Yine bu dönemde  Nika İsyanı çıkmıştır. )

Not : Vergilerden dolayı patlak veren bir isyandır. Justinyanus yanlısı  Yeşiller  ile karşıtı Maviler  Partisi vardı.

–Heraklios , ordu ve idare düzenini yeniden teşkilatlandırarak devlet yapısını canlandırdı. Ancak , İslam fetihleri tarihin akışını değiştirdi. Bizans , topraklarının büyük bölümünü  Müslümanlara kaybetti.

Doğu Roma ( Bizans ) ya F.Sultan Mehmet  son vermiştir.

Doğu Roma (Bizans) Roma İmparatorluğu’nun bir parçası olarak görülmekle birlikte “Latin kültürü” yerine “Hellen Kültürü”nü benimsemiştir

–Bizans’ ta ülke ‘’ Thema  ‘’ adı verilen eyaletlere bölünmüştür.Bunların başında ise  ‘’ Tekfur ‘’ adı verilen valiler görevlendirilmiştir.

  • Batı Roma’da “Latince” egemen iken Bizans’ta “Grekçe” egemen olmuştur.
  • Bizans Hristiyanlığın Ortodoks Mezhebi’ ni benimsemiştir.Bizans İmparatorluğu’nda kilise imparatora bağlıydı ve Ortodoksların dini lideri patrik imparator tarafından atanıyordu.Bu durum Avrupa’daki kilise ve papanın  krallar üzerindeki baskısının tersine imparatorun patrik ve kilise  üzerinde kontrolünün olduğunu göstermektedir.

Bizanslar döneminde başta İstanbul olmak üzere, Mısır’da İskenderiye, Yunanistan’da Atina, Anadolu’da Antakya önemli kültür merkezleridir.

İstanbul bu dönemde önemli bir kültür ve sanat merkezi olmuştur.

Bizans döneminden günümüze kalan , Anadolu’daki önemli eserler şunlardır:

İstanbul ‘ da ; Ayasofya ,  Hora Kilisesi ( Kariye  Camii )  ,   Aya İrini Kilisesi ,  Sergios  , Baküs  ,  Binbirdirek  ve Yerebatan Sarnıcı,  İstanbul Surları  ve su kemerleri ile

Efes’teki  Meryem Ana Kilisesi  ,  Mersin Alahan Manastırı

  1. İran, Asya’yı, Anadolu, Mezopotamya, Suriye

ve Mısır’a bağlayan bir geçiş noktası üzerinde

olduğundan birçok uygarlığın yaşadığı bir

bölge durumundadır.

  1. İlk Çağ’da, İran’ın kuzeyinde Medler ve güneyinde

Persler yaşamışlardır. Medler’e son veren

Persler, tüm İran’a egemen olduktan sonra

Anadolu, Suriye ve Mısır’a egemen olarak

İlk Çağ’ın en büyük imparatorluklarından birini

kurmuşlardır.

  1. MÖ 5. yy da Yunanlılar ile yaptıkları Pers Savaşları oldukça ünlüdür. Bu savaşlar sonunda

Anadolu’ya çekilmek zorunda kalmışlardır.

  1. Pers İmparatorluğu’na Makedonya Kralı Büyük

İskender son vermiştir.

  1. Persler sınırsız yetkileri olduğu ileri sürülen

krallar tarafından “mutlakıyetle” yönetilmiştir.

  1. Ülke “Satraplık” denilen eyaletlere ayrılarak

yönetilmiştir.

  1. Dinleri iyilik ve kötülüğün mücadelesi anlayışına

dayanan “Zerdüşlüktür”. Tapınaklarına

“Ateşgede” denilmiştir.

  1. Düzenli bir posta örgütüne sahip oldukları ileri

sürülmüştür.

  1. Sarayları, kabartmaları yanında insan başlı

boğa gövdeli sfenksleri oldukça ünlüdür.

Karya Satraptlığı

  1. Hint uygarlığı, İklim koşulları elverişli olan

Hindistan’ın kuzeyindeki İndus ve Ganj Nehirleri

boylarında ortaya çıkmıştır.

  1. Hindistan zengin ve verimli topraklara sahip

olduğundan sık sık istilaya uğramış, birçok

farklı uygarlığın yaşadığı bir bölge olmuştur.

  1. MÖ 1500’lerde Hindistan’a gelen Ariler, meslekleri

babadan oğula geçen ve aynı geleneklere

bağlı olan “Kast Sistemi’ni” geliştirmişlerdir.

Bu sistemde farklı sosyal sınıflardan

oluşan halk arasında hukuki eşitlik olmadığı

gibi Kast sınıflar arası geçiş veya sosyal

ilişkileri de kısıtlamıştır.

  1. Hindistan’da gerek birbirinden farklı uygarlıkların

yaşaması ve gerekse “Kast Sistemi’nin”

varlığı Hint halkının kaynaşmasını engellemiş

ve onların bir millet haline gelmelerini geciktirmiştir.

Bu nedenle güçlü bir siyasi yapı

oluşturulamamış “Racalıklar” denilen küçük

prenslikler ortaya çıkmıştır.

  1. Bu sistemde halk;

Din adamları (Brahmanlar)

Soylular ve askerler (Kşatriyalar)

Tüccar ve çiftçiler (Vaysiyalar)

Zanaatkâr ve işçiler (Südralar)

Kast dışı kabul edilen Paryalardan oluşmuştur.

  1. Sanskritçe denilen bir dil ve İndus yazısını

kullandıkları ileri sürülmüştür.

  1. Hindistan zamanla tarihi “Baharat Yolu’nun”

merkezi olmuştur.

  1. Dinleri çok Tanrılıdır. Başlıca dinleri arasında

Hinduizm, Brahmanizm, Maniheizm ve

Hindistan’da ortaya çıkmakla birlikte burada

fazlaca yayılamayan Budizm yer almaktadır.

  1. Sarı Irmak boylarında kurulan Asya’nın en

eski ve en önemli uygarlık merkezlerinden biridir.

Asya’da yerleşik yaşam uygarlığının ilk

temsilcileridir.

  1. Çin uygarlığının oluşumunda Türk, Tunguz,

Moğol ve Tibet uygarlıklarının katkıları olduğu

ileri sürülmüştür.

  1. Hanedanlar aracılığı ile yönetilen Çin’de güçlü

bir merkezi otorite kurulmuştur. Çinliler imparatorlarını “Tanrının Oğlu” olarak nitelendirerek,

onun kutsal olduğuna inanmışlardır.

  1. Barut, pusula, kağıt ve matbaanın ilk kullanıcıları

olan Çinliler, bu alanda dünyaya öncülük

etmişlerdir.

  1. Çin’ Tarihi “İpek Yolu’nun” merkezi olduğundan

Çin’den Avrupa içlerine kadar uzanan

geniş coğrafyada canlı bir ticaret hayatı yaşamışlardır.

İpek Yolu egemenliği için Orta Asya Türkleri ile bitmez tükenmez savaşlar

yapmışlardır.

  1. Çinliler MÖ 1500 lerde kendilerine özgü olan

ve halen kullanılan bir nevi şekil yazısına

benzer yazıyı kullanmışlardır.

  1. Ekonomide tarım önemli bir yer tutmakla birlikte

İpek Yolu sayesinde ticeret hayatında da

ileri gitmişlerdir.

  1. MÖ 3. yy da Hun akınlarından korunmak

amacı ile Dünya’nın en büyük taş yapılarından

olan ve Dünya’nın 7 harikası arasında

gösterilen ünlü “Çin Seddini” yapmışlardır.

Ayrıca Hun ordularını örnek alarak atlı birlikler

kurmuşlardır.

  1. Tao ve Konfüçyüs’ün öğütleri zamanla din kurallarına

dönüşmüş, Hindistan’da ortaya çıkan

Budizm önemli ölçüde Çin’de yayılmıştır.

  1. İpek dokumacılığı ve porselen sanatında da

ileri gitmişlerdir. Budist tapınakları oldukça

ünlüdür. Çin sanatında küçüklük, incelik ve

zariflik göze çarpmaktadır.

  1. MÖ 1200 yıllarında Lübnan Dağları ile Akdeniz arasında Sur, Sayda, Biblos gibi şehir

devletleri biçiminde yaşamışlardır.

  1. Tarıma elverişli arazilerin yetersiz olması nedeniyle

denizciliğe yönelmişler, Akdeniz kıyılarında

ticaret kolonileri kurmuşlar ve tarihin

ilk “deniz kolonici” devleti olmuşlardır. Ticaret

sayesinde doğu ile Akdeniz ülkeleri arasında

kültürel etkileşimi sağlamışlardır.

  1. İnsanlığa en önemli katkıları, temeli Mısır yazısına

dayanan harf yazısını yani “ilk alfabeyi”

bulmuş olmalarıdır. Bu alfabe Lidyalılar,

Frigyalılar, İyonyalılar, Yunanlılar ve Romalılar

tarafından kullanılıp geliştirilerek günümüzde

kullandığımız “Latin Alfabesine” dönüştürmüşlerdir.

  1. Güçlü bir siyasi yapı oluşturamamışlar, Mısırlıların, Asurluların, Pers ve Romalıların üstünlüğünü kabul etmek zorunda kalmışlarıdır.

Fenikelilerin en önemli kolonileri Tunus’taki “Kartaca”dır.

  1. Fenikelilerin en büyük tanrılarıbereket tanrıçası Astart, tarım tanrıçası atargatisti.
  2. Bugünkü İsraillilerin atası olup Kutsal kitapları

Tevrat’a göre Hz. Musa’nın önderliğinde

Mısırdan gelerek bugünkü İsrail topraklarına

yerleştikleri belirtilmiştir.

  1. Kenanilerin, ırmağı aşan anlamına gelen “İbrani” adını verdikleri kavim, Peygamberleri Hz. Musa’ya inandıkları için “Museviler” diye tanındıkları gibi 12 İsrail kabilesinden birinin adı olan Yehuda’dan dolayı “Yahudiler” olarak

da adlandırılmışlardır.

  1. Hz. Davut döneminde başkenti Kudüs olmak

üzere devletlerini kurmuşlar, en parlak dönemlerini

ise Hz. Süleyman döneminde yaşamışlardır.

  1. Hz. Süleyman’ın ölümünden sonra birlikleri

bozulmuş, devletleri “İsrail” ve “Yahudi”

(Yuda) olmak üzere ikiye ayrılmıştır. İsrail

Devleti’ne Asurlular, Yahudi Devleti’ne ise

Babiller son vermişleridir. Romalılara karşı

isyan etmeleri üzerine MS 70 yıllarında yaşadıkları

yerlerden kovulmuşlar, dünyanın değişik

yörelerinde dağınık olarak yaşamışlardır.

  1. Dünya Savaşı’nın sonunda 1948 de bugünkü

İsrail Devletini kurmuşlardır.

  1. Kralları genellikle Hz. Davut ve Hz. Süleyman gibi peygamberlerdir.

İbraniler’de Peygamber kral anlayışı vardır.

  1. İbraniler semavi dinler içinde ilk tek tanrılı din

olan “Museviliği” benimsemişlerdir. Bu dinin

yalnızca kendi kavimlerine gönderildiğine

inanmışlardır. Bu inanış kendilerini diğer

kavimlerden üstün görmelerine, dinlerini yaymak

için çaba harcamamalarına neden olmuştur.

Bu da ilk tek tanrılı din olmasına karşın

tek tanrılı (Hıristiyanlık ve İslamlık) dinler

arasında en az yayılan din olmasına yol açmıştır.

  1. Museviliğin yalnızca kendi kavimlerine gönderildiğine

inanmaları Evrensel değil, “Kavmi

din” veya “Milli din” anlayışını benimsemelerine

neden olmuş, bu da uzun süre dağınık

yaşamalarına karşın benliklerini koruyup sürdürmelerinde en önemli etken olmuştur.

  1. En önemli eserleri “Süleyman Mabedidir.”