İslamiyet öncesi Türklerde devleti oluşturan unsurlar şu şekilde;
Eski Türk devletlerinde egemenliğin Tanrı tarafından verildiğine inanılmaktaydı.
Tanrı tarafından verildiğine inanılan bu yönetme yetkisine “kut” denilmekteydi.
Kutun kan yoluyla babadan oğla geçtiğine inanılırdı.
Bu yüzden hükümdarla aynı soydan gelen kişilerin ülke yönetiminde hak sahibi olduğuna inanılırdı.
Yani ülke hanedanın ortak malıdır. Anlayışı geçerliydi.
Bu durum taht kavgalarına ve devletlerin bölünmesine yol açmıştır.
Eski Türklerde ülke topraklarının büyük kısmı bir devlete ait kabul edildiği için özel mülkiyet yeterince gelişmemiştir.
Eski Türk devletlerinde kut inancının etkisiyle veraset usulü ortaya çıkmıştır.
Bu sisteme göre kağan öldükten sonra yerine aynı soydan gelen her erkek (kanında kut olan herkes) tahta geçme hakkına sahiptir.
Yani kağan öldükten sonra yerine geçecek kişi ayrıntılı olarak belirlenmemiştir.
Bu durumun sonucunda hükümdarın kim olacağı konusunda devlet adamları (boy beyleri), hatun ya da kurultay etkili olmuştur.
Ancak genelde taht kavgaları yaşanmıştır.
İkili yönetimde kağan kutsal kabul edilen doğuda bulunurken batıya da “yabgu” unvanı verilen bir hanedan üyesi gönderilirdi. Yabgu içişlerinde serbest dış işlerinde ise kağana bağlı bir politika izlerdi.
İkili yönetim ülke hanedanın ortak malıdır anlayışının sonucunda ortaya çıkmıştır.
İkili yönetim ilk kez Hunlarda başlar. (sağ elig sol elig) Hunlarda bilge elig Göktürklerde şad doğu bölgelerine gönderilen vali.
Hunlarda tört bulung (dört köşe) anlayışı var.
Boyların bir araya gelmesiyle oluşan devlet tipine boylar federasyonu da denilebilir. Çünkü boylar kağandan çok kendi boy beyine bağlıdır (özerk yapı).
Yarı göçebe yaşam tarzı toprağa bağlı bir ekonominin olmaması, toplum içinde sınıf farklılıklarının oluşmasına engel olmuş; kölelik soyluluk gibi kavramlar ortaya çıkmamıştır.
Aygucı-Üge-Öge (başbakan)
Yuğruş (bakan)
Tarkan, Buyruk (bakan, nazır, komutan),
İnançu, İnanç, İnal, İnak, Ataman, Babacık (Atabeg-şehzade öğretmeni)
Tudun (vergi toplamadan sorumlu görevli)
Tutuk-Çor-İlteber (askerî vali)
Yula, Elçi, Tilmaç (tercüman)
Agıçı (hazinedar),
Tamgaçı (Tuğracı, mühürdar)
Bitikçi (kâtip)
Yargucı (yargıç)
Emçi, Otacı (doktor)
Kurultay: Devlet meclisidir. Ancak alınan kararlarda son söz kağana aittir. Bu nedenle danışma meclisi niteliği taşıdığı savunulabilir. Ancak zaman zaman kağanın kararları da kurultayda töreye aykırı olduğu gerekçesiyle reddedilebiliyordu. Bu durum kağanın da kararlarının sorgulanabildiğinin göstergesidir.
Kurultay kağan öldükten sonra yerine geçecek kişinin belirlenmesinde söz sahibiydi. Ayrıca töre adı verilen sosyal ve siyasi hayatı düzenleyen kurallar da kurultayda değiştiriliyordu.
Orta Asya Türkleri askerliği bir meslek olarak değil, bir yaşam tarzı olarak benimsemiş askerlik için ayrıca bir ücret ödememiştir.
Kadın erkek herkes savaşa katılırdı.
Türk ordusunun tamamına yakınının süvari (atlı asker) birliklerden oluşması savaşlarda kılıç, ok, kargı, kalkan, süngü, mızrak gibi hafif silahların kullanılmasını zorunlu hale getirmiştir.
Türklerde savaş zamanı eli silah tutan herkesin asker kabul edilmesi yabancıların Türkleri ordu-millet olarak nitelendirmesine yol açmıştır.
Turan taktiği: buna kurt kapanı, sahte ricat da denilmiştir ilk kullanan Mete Han’dır.
Türklerin diğer toplumlardan en az etkilendiği alan askerlik olmuş Türkler bu alanda diğer toplulukları etkileyen bir konumda olmuştur.
Nayan
Sübaşı
Tarkan
Sengün
Alpagu
İslamiyet’ten önce Türk toplumunda töre adı verilen yazılı olmayan hukuk kuralları geçerliydi. Töre kuralları ülkede hakan dâhil herkes için bağlayıcı bir özelliğe sahipti.
Töre kuralları sert ve kesindir. Devlete baş kaldırma, adam öldürme gibi suçların cezası ölümdür.
Hükümdar buyrukları(yarlıg)
Kurultayda alınan kararlar
Halkın gelenek ve görenekleri
Ancak hapis cezaları on günü geçmezdi.
İlk kez Uygurlarda yazılı hukuk görülür. Çünkü Uygurlar yerleşik hayata geçerek ticarette ileri gitmişlerdir.
Türk ailesi çekirdek aile tipine dayanmaktadır. Oguş denilen ailelerin birleşmesiyle sülaleler (uruglar) sülalelerin birleşmesiyle boylar boyların birleşmesiyle de budun adı verilen millet meydana gelirdi. Millet siyasi teşkilatlanmasını gerçekleştirdiği zaman “il” denilen devlet meydana gelirdi.
Türklerin sosyal yaşamlarının şekillenmesinde ekonomik etkinlikleri son derece etkilidir. Büyük hayvan sürülerini besleyen Türkler baharla beraber yaylalara çıkmışlar, kışın da güvende yaşayabilecekleri kışlaklara çekilmişlerdir(yaylak-kışlak). Sonuç olarak hayvancılık konar-göçer yaşam tarzını (yarı göçebelik) gerekli hale getirmiştir.
Yarı göçebe yaşam tarzı toprağa bağlı bir ekonominin olmaması, toplum içinde sınıf farklılıklarının oluşmasına engel olmuş; kölelik soyluluk gibi kavramlar ortaya çıkmamıştır.
Coğrafi koşullara uygun olarak hayvancılığı temel ekonomik uğraş olarak benimsemişlerdir.
Uygurlardan itibaren şehir kültürü de önem kazanmış ve hayvancılık yerini önemli ölçüde tarıma bırakmıştır. Bu durumun temel nedeni Uygurların din değiştirmiş olmasıdır.
Tarih boyunca İpek Yolu’nun ana güzergâhının değişmediği fakat zaman zaman küçük çaplı değişikliklerin yaşandığı tespit edilmiştir. Bu durumun temel nedeni İpek Yolu’na hâkim olan devletlerin güzergâhı kendi çıkarları doğrultusunda değiştirmiş olmasıdır.
Son yıllarda yapılan araştırmalar Türklerde ilk madeni paranın Türgişler değil Göktürkler döneminde basıldığını ortaya koymuştur. Ancak kendi adına para bastıran ilk Türk hükümdarı Türgiş hükümdarı Baga Tarkan’dır. (yarmak)
Uygur harfleriyle yazılan 32 para belgesinde para birimleri olarak yastuk, yarmak, bakır vun ve çav gibi terimlerin kullanıldığı görülmektedir.
Şamanizm: Türklerin en önemli inanışlarından biridir. Ancak din olmayıp, sihir ve gizli güçlerin ön planda olduğu şaman adı verilen büyücülerin (kam, baksı) kötü ruhları kovduğuna, ölülerle ve ruhlarla irtibat kurduğuna inanılan bir inanç sistemidir.
Gök Tanrı Dini: İslamiyet’ten önce Türklerde en yaygın inanıştı. Ahiret inancının hâkim olduğu bu dinde tek bir yaratıcının varlığına inanılmıştır. Bu yaratıcı gökle özdeşleştirildiği için Gök Tanrı (Gök Tengri) adını almıştır.
Uçmağ
Kurgan
Yuğ
Tamu
Balbal
Balballar Türk heykelciliğinin ilk örnekleridir.
Gök Tanrı dini ile İslamiyet arasında büyük benzerlikler bulunması Türklerin İslamiyet’i benimsemesini kolaylaştırıcı bir etkiye sahiptir.
–Umay – Türlerde kadınları ve çocukları koruduğuna İnanılan Tanrıçadır.
Akana – Şamanlarda tanrıça
Ak Din – Şamanizm
Atasagun – Din adamı-hekim
Ay Tanrı -Orman tanrısı
Bumçak – Bekçi tanrı
Burkat – Put
Deniz Han -Dağa tanrısı
Erlik- Yer altı tanrısı
Ülgen – Göktanrı
Türkler arasında yayılan diğer dinler; Budizm, Maniheizm, Taoizm, Hristiyanlık ve Musevilik gibi dinlerdir.