ATATÜRK İLKE VE İNKILAPLARI

İNKILAPLAR (HUKUK, EĞİTİM-KÜLTÜR)

HUKUK

Hukukta Gerçekleştirilen Düzenlemelerin Amacı;
  • Milliyet, din, mezhep ve tarikat farklılıklarından dolayı ülkede hukuk birliğinin sağlanamaması
  • Halkın evlenme, boşanma ve miras gibi konularda kendi dini kurallarını uygulaması
  • Ceza hukukunun şahısların güvenliğini sağlamada yetersiz kalması ve modern ceza hukukuna uymaması
  • Kadın haklarıyla ilgili kanunların yetersiz kalması
  • İktisadi ve ticari hayatı düzenleyen kuralların yetersiz kalması
  • Müslüman olmayan azınlıkların kişisel hukuk ve aile hukukuna ait sorunları kendi dini kurallarına göre çözmeleri
  • Eski hukuk sisteminin çağın gelişmeleri karşısında yetersiz kalması
  • Devletin lâik bir karakter kazanmasının gerekliliği

Medeni Kanun (17 Şubat 1926)

Toplumun birbiriyle olan ilişkilerini düzenlemek amacıyla hukukçulardan kurulu bir komisyonun çalışmaları sonucunda İsviçre Medeni Kanunu Türkçeye çevrilmiş ve 17 Şubat 1926 tarihinde mecliste kabul edilerek 4 Ekim 1926’da yürürlüğe girmiştir.

İsviçre Medeni Kanunu’nun Tercih Edilmesinin Nedenleri

  • Laikliğe uygun olması
  • Avrupa’da hazırlanan en son kanun olması
  • Pratik ve kesin hükümler taşıması
  • Türk toplum yapısına uygun olması
  • Hâkime geniş yetkiler vermesi gibi özellikler taşıması nedenleriyle 17 Şubat 1926’da bazı değişikliklerle İsviçre Medeni Kanunu kabul edilmiştir.
Medeni Kanun’un Kabulüyle;
  •          Siyaset dışında kadın-erkek eşitliği sağlanmıştır.

Medeni Kanun’da kadınlara siyasi bir hak verilmemiştir. Bu nedenle Medeni Kanun Atatürk’ün Cumhuriyetçilik ilkesi ile bağlantılı değildir.

  •          Kadınlara meslek seçme hakkı tanınmıştır.

Bu özellik kadınların ekonomik özgürlüklerini gerçekleştirmesine yöneliktir.

  •          Çok eşle evlilik yasaklanmış kadına da boşanma hakkı tanınmıştır.

Bu özellik dinin soysala hayattaki baskısını azalttığından Laiklik ilkesi ile ilgilidir.

  •          Kadınlara mirastan erkekle eşit oranda pay alma hakkı tanınmıştır.

Bu özellik kadınların ekonomik durumunu iyileştirmeye yöneliktir.

  •          Mahkemelerde iki kadının şahitliğinin bir erkek şahide eşit sayılması durumuna son verilmiştir.

Bu durum dinin sosyal ve hukuki alandaki baskısını azalttığından Laiklik ilkesi ile ilgilidir.

Medeni Kanun’un kabulünden sonra azınlıklar kendi istekleriyle Lozan’da elde etmiş oldukları haklardan vazgeçerek Medeni Kanun’a uymak istediklerini bildirmişlerdir. Böylece azınlıklar da Medeni Kanun’a bağlanmışlardır.

Azınlıkların Medeni Kanuna Bağlanmasının Sonuçları

  •          Patrikhanenin azınlıkların günlük işlerini takip etme yetkisine son verilmiştir.
  •          Hukukta kargaşaya son verilerek birlik sağlanmıştır.
  •          Toplum içerisinde eşitlik sağlandığı için birlik ve beraberliğin güçlenmesini olumlu etkilenmiştir.

Medeni Kanun’un kabulü Laiklik ve Halkçılık ilkeleriyle doğrudan bağlantılıdır.