İlk Türk Devletleri

İLK TRK DEVLETLERİ VE KULTURU

Ana Yurtta Yer Alan İlk Kültür Çevreleri

  1. Anav Kültürü

Orta Asya’nın en eski kültürüdür.

Bu kültür çevresinde yaşayan insanların yerleşik hayata geçtikleri, tuğlalardan evlerde oturdukları görülmektedir.

  1. Kelteminar Kültürü

Balıkçılık ve avcılıkla ilgili kalıntılar bulunmuştur.

  1. Afanesyevo Kültürü

Bu kültür Türklerin en eski kültürüdür.

Afanesyevo toplumu, avcı ve savaşçı bir şekilde yaşa­mıştır.

  1. Andronova Kültürü

İlk kez tunçtan ve altın­dan yapılmış eşyalara rastlanmıştır.

  1. Karasuk Kültürü

Orta Asya kültürleri içerisinde demir, ilk olarak bu kül­türde işlenmiştir,

Bu kültür topluluğu, üzeri çadırla örtülü, dört tekerlekli arabalar kullanmıştır.

  1. Tagar Kültürü

Bölgedeki kültürlerin en gelişmişidir.

İki yüzü keskin hançerler ve iğne, bilezik, küpe gibi eşyalar bırakmışlardır.

İSKİTLER (SAKALAR) (MÖ VII. yy)

İlk Türk topluluğudur.

En ünlü hükümdarı Alp Er Tunga’dır. (Acun Beği DLT)

Tomris adında kadın bir hükümdarları vardır.

Maden işleme konusunda ileri gitmişlerdir.

Alp Er Tunga ve Şu Destanı İskitler’e aittir.

Türk Adı

-Türk kaynaklarında, olgunluk çağı,

-Çin kaynaklarında, miğfer,

-İslam Kaynaklarında (İbni Fakih) terk edilmiş

-İran kaynaklarında güzel insan

-Ziya Gökalp’e göre, kanun ve ni­zam sahibi, güçlü-   kuvvetli

-Kaşgarlı Mahmut’a göre, gençlik, kuvvet, kudret ve olgunluk çağı,

-Deniz kıyısında oturan adam cezbetmek (Takye)

Vambery, Türemek, çoğalmak fiili

-Sıfat olarak güçlü kuvvetli  (Uygur-Pers)

Heredot’un zikrettiği Targitaların

İskitlerin topraklarında oturduğu söylenen Tyrakae (Yurkae)lerin

Tevrat’ta adı geçen Togharmaların

Eski Hint kaynaklarında tesadüf edilen Turukhalar (Turuşka) veya Thrakların

Eski ÖnAsya çivi yazılı metinlerde görülen Turukkuların

Çin kaynaklarında geçen Tikler ve Di’nin hatta Troyalıların Türk olduğu düşünülmüştür.

Türk adı ilk defa Çin kaynaklarında görülür.

Türk adı devlet olarak 6. yy.da Göktürk Devletinde kullanılmıştır.

Göktürklerin ilk dönemlerinde Türk sözü devlet adı olarak kullanılmıştı.

Sonradan Türk milletini ifade et­mek için kullanılmaya başlanmıştır.

Orhun Kitabele­rinde yer alan Türk adı daha çok millet şeklinde görülür.

Türk adı belirli bir topluluğa ait etnik bir isim değildir. Siyasi bir isimdir.

Millet ve devlet adı olarak Türk kelimesi, ilk defa; Çin’de Chou Sülalesi yıllığında, Batı’da Bizanslı tarihçi Agathias’ın eserinde, Arapça’da cahiliye devri şairi Nabigatüz-Zübyani’nin Divanı’nında Slavca’da 12. asırilk Rus kronoki’nde zikredilmiştir.

Coğrafi ad olarak Türkiye tabirine ilk defa Bizans kaynaklarına tesadüf edilmiştir. VI. Asırda Türkiye tabiri Orta Asya için kullanılıyordu (Menandros). )-10. asırlarda Volga’dan Orta Avrupa’ya kadar olan sahaya Türkiye deniyordu. (Doğu Türkiye: Hazar ülkesi Batı Türkiye Macar ülkesi) 13. asırda Memlukler zamanında Mısır ve Suriye’ye Türkiye deniyordu.

Anadolu ise 12. asırdan itibaren Türkiye olarak anılmıştır.

Orta Asyada:

Ekin yetişmediği için sütle beslenme, deriden elbiseler, keçe çadırlar vardır.

Bozkırın tipik elbisesi ceket-pantolondur.

Nüfus artışı sosyoekonomik dengeyi bozmuştur.

Türklerin yeni yerlerde egemen­lik kurmalarında demirin payı büyüktür.

Demir, Altaylarda, Yenisey Nehri’nin kaynak bölge­lerinde bulunmuştur.

Kuzey Altaylarda demir eritme ocakları ortaya çıkarılmıştır.

İklim değişikliği

Otlak sıkıntısı

Salgın hastalıklar

Nüfusun artması

İç çekişmeler

Dış baskılar

Cihan hâkimiyeti fikri

Göçlerin Sonuçları

Yeni devletler kurulmuştur.

Kültürel etkileşim gerçekleşmiştir.

Etkilediğimiz Alanlar;

madencilik

teşkilatçılık (devlet kurma)

askerlik

Etkilendiğimiz Alanlar

sanat

tarım

yerleşik hayat

din

                 ASYA HUN DEVLETİ

Eski Türkçede Kun,

Çince Hiungnu,

Batı dillerinde Hun adıyla geçer.

Hun adı ilk defa Çin ile ya­pılan Kuzey Şansi anlaşmasında yazılmıştır.

Bu anlaşma iki Asya devleti arasındaki ilk anlaşmadır.

Bilinen ilk imparatorları Teoman’dır.

En büyük impara­torları ise Mete’dir. (Meitei, Motun Begtut Bagatur)

Mete Paiteng Savaşı’nda Çin’i yenmiştir.

Mete Çin ordusunu, Turan Taktiği ile yenmiştir.

Mete Türk tarihinde ilk düzenli ordusu kurmuştur.

Mete orduda Onlu Sistemi kullanmıştır.

Kara kuvvetlerinin kuruluşunun M.Ö. 209 olmasını Nihal Atsız ve Yılmaz Öztuna önermiştir.

Mete MÖ 174 yılında öldüğü zaman, Hunlar kudretinin zirvesinde bulunuyordu.

Mete’nin oğlu Kiok, Hun devletinin büyüklüğünü muhafaza etmeye çalıştı.

Kiok, ilişkilerini dostane bir şekilde sürdür­mek İçin, bir Çin prensesi ile evlendi.

Çin sarayı ile devam ettirilen akrabalık siyasî mahiyette bir davranıştan ibaretti.

Fakat ileri­de, Türk devletleri bakımından kötü neticelere yol açtı.

Kiok’un oğlu Künçin zamanında gerçek bir huzursuz­luk kendini gösterdi.

Hohanyeh Çin yanlısı bir politika be­nimsedi. Kardeş Çîçi ise bunu reddetti.

                                 Çin elçisinin Çiçi ile ilgili düştüğü bir kayıt şöyledir:

‘Boyun eğmeyeceğiz. Zira öteden beri Türkler kuvveti takdir eder’

Hohanye ve Çiçi arasındaki anlaşmazlıktan dolayı Asya Hunları ikiye bölündü. (Çiçi Batı Hohanye Doğu)

Çiçi etrafı surlarla bir şehir yaptı ve askerlerine kötü davcrandı bu nedenle Çin’e karşı başarılı olamadı.

Doğu Hunları Çin entrikalarından dolayı kuzey (Panu) ve güney (Pi) olmak üzere ikiye ayrıldı.

Çin kaynaklarında Hun yöneticileri Tanhu (Şanyu) olarak anılmaktadır.

Bu kelime;              kumandan, kağan, han ya da imparator gibi bir anlamlar taşır.

KAVİMLER GÖÇÜ

Kavimler Göçü’nün Sonuçları

AVRUPA HUN DEVLETİ(378-469)

Kurucusu Balamirdir.

Avrupa’da kurulan ilk Türk devletidir.

Başkenti kesin belli olmamakla birlikte Segedin ya da Budapeşte yakınlarında Sycambria

Efsanevi başkentleri Etzelburg

Basık ve Kursık

Uldız

Güneşin battığı yere kadar her yeri zaptedebilirim !

Attila  babası Muncuk ile, onun ölümünden sonra amcası Rua’nın yanında yetiştiği tahmin edilmektedir.Devletin en parlak dönemi Atilla  dönemidir.

Attila’nın karısı Arıkan’ın ayrı bir sarayı vardı.

Attila, I. Balkan Seferi’ne çıktı ve Bizans’ı mağlup etti.

Roma Seferi sırasında Attila’ya elçi olarak gelen Papa I. Leon’dur.

Atilla Nibelungen Destanına konu olmuştur.

Balkan seferleriyle  Doğu Roma imparatorluğu vergiye bağlanmıştır.

Galya ve Roma seferleriyle  Batı Roma imparatorluğu vergiye bağlanmıştır.

Margos Antlaşmanın başlıca maddeleri şunlardır:

-Bizans, Hunlara bağlı kavimlerle mü­zakerelere, ittifaklara girişmeyecek.

-Bizans Hunlardan kaçanlara sığınma hakkı tanımayacak.

-Bizans elinde bulunan esirler iade edilecek.

-Ticari münasebetler yine belirli sınır kasabalarında devam edecek.

-Bizans’ın ödemeyi taahhüt ettiği yıllık vergi iki katı­na çıkarılacak.

Bizans imparatoru antlaşmanın hükümlerine ay­kırı davrandı.

Attila idaresindeki ordu Bizans’a giderken Anatolios Anlaşması imzalandı.

Anatolios Anlaşmasına göre:

-Tuna’nın güneyinde beş günlük mesafedeki yerler askerden arındırılacak,

-Bizans, harp tazminatı olarak 6000 libre altın öde­yecek,

-Yıllık vergi üç katına çıkarılacaktı.

Bizans’ı kendine bağlayan Attila, artık Batı Roma’ya yöneldi.

Galya barbarlarını saf dışı etmek isteği ile önce Galya Seferi ’ne çıkıldı.

Attila İtalya seferine başlayınca Papa elçi oldu ve Roma’ya girmemesini rica etti.

Kama Tarkan

Balamir

Alypbi (Baltazar)

Alypbi ve Muncuk

Muncuk ve Uldız

Uldız

Karaton

Oktar

Rua

Attila ve Bleda

Attila

İlek

Tuldila

Dengizik

İrnek

AKHUNLAR (EFTALİTLER)

AKHUNLAR

Kurucusu: Aksuvar Kağan

Başkenti: Belh, Gor, Huo ve Sakkala

Bizans kaynaklarında Eftalit, Çin kaynaklarında Ak Hiung-nu, Hint kaynaklarında ise Sveta-Hūna olarak geçer

Sasanilerle İlişkiler

İran’ın iç İşlerine karışıldı.

Firuz’u İran tahtına çıkarıldı.

Sonradan                Firuz, Ak Hunlara savaş ilan etti.

Firuz ve Aksuvar savaştılar.

Aksuvar, Firuz’u mağlup etti.

Mazdek İsyanı       

Sasanilerde ihtilal başladı.

Zerdüştlükten ilham alan Mazdek,  iyilik-kötülük mücadelesi üzerine, sosyal huzursuzluk etkenlerini de ekleyerek, düşüncelerini yaymaya başladı.

İran’da çıkan Mazdek İsyanı’nın bastırılmasında Ak Hunlar etkin rol oynamıştır.

Otuz bin kişilik Ak Hun ordusuyla Mazdek isyanı bastırılmıştır.

Akhunlar ile Abdallar arasında bağlantı kurulmuştur.

Akhunlar Sasani taklidi para kullanmışlardır.

Göktürk Sasani İttifakından dolayı Akhunlar yıkıldı Topraklarını Göktürkler ve Sasaniler (Nuşirevan) paylaşmıştır.

I.GÖKTÜRKLER

Türk adını kullanan ilk devlettir.

Devlet aşina boyundan Bumin Kağan tarafından kurulmuştur.

Bumin, Avarlara savaş açtı. Onları yenerek üstünlüklerine son verdi.

İl Kağan (İlig Kağan) unvanını alarak 552 yılında merkezi Ötüken olan Göktürk Devleti’ni kurdu.

Bumin Kağan’ın yerine oğlu Mukan Kağan geçti

Mukan Kağan Dönemi

Göktürk Devletinin en güçlü dönemidir.

İlk seferini Avarlar üzerine yaparak on­ları yendi.

Ayrıca Çin’i baskı altına aldı.

Akhunlar üzerine seferlere katıldı.

Bu mücadeleler sonunda Akhun Devleti yıkıldı ve toprakları Göktürkler ile Sasaniler arasında paylaşıldı.

Göktürk Devleti kısa zamanda Mançurya’dan İran’a kadar uzanan büyük bir imparatorluk haline geldi.

Mukan Kağan Çin kaynaklarında sert, heybetli ve kudretli görünüşü ve başarılı devlet adamlığı ile anlatılmaktadır. Kızını Çin imparatoru ile evlendirerek Çin imparatoriçesi yapmıştır.

İstemi Yabgu

İpek Yolu hakimiyeti için önce Akhunlara karşı Sasanilerle sonra da Sasanilere karşı Bizans’la ittifak yaptı.

Bizans’a gönderilen elçi Soğdlu tüccar Maniaktır. (II. Justinos) Daha önce de Sasanilere gönderilmişti.

Tarihte bu, Orta Asya ‘dan Doğu Roma’ya giden ilk resmî hey’et idi.

Bizans karşılık olarak Zemarkhos’u göndermiştir.

Bizans’tan Kök Türklere elçi olarak gelen Zemarkhos, Tamga Tarkan adlı bir Türk elçisiyle birlikte, yanlarında Sogdlu Maniakh’ın oğlu da olduğu halde Bizans’a doğru yola çıktılar.

Buna karşılık Bizans ikinci bir elçilik heyetini 576 yılında, Valentinos’un başkanlığında Kök Türk ülkesine gönderdi.

Orta Asya’nın batı bölgelerinin Türkleşmesini sağla­yan hükümdardır.

Tapo Kağan Dönemi (Taspar)

Çin ile olan ticareti artırdı.

Çin’deki yaşantıya özenti du­yuldu.

Tapo Kağan, Budizm’i kabul edip tapınak yaptırması tepki çekti.

Ta-po’nun veliahtı Talopien kurultayda reddedildi.

Esaret Devri

Göktürkler, 630-680 arasında, 50 yıl boyunca Çin baskısı altında yaşadılar.

Bu durumun nedenleri kitabelerde ifade edilmiştir.

Sonraki devlet ve idare adamlarının yetersizli­ği,

Türk kavminin uygunsuz tutumu,

Kurnaz Çin siyaseti ve yıkıcı propaganda.

  1. Göktürk (Kutluk) Devleti

Fetret devrinin sonun­da Kutluk Kağan istiklal savaşına girişti.

Bağımsızlık azmi ile çalışan Kutluk, gizlice teşkilat kurdu.

Mücadelede Tonyukuk da vardı.

Mücadeleleri kazanan Kutluk Kağan İlteriş unvanını aldı.

İlteriş, derleyen toparlayan anlamına gelmektedir.

Kutluk İlteriş Kağan devletin merkezini Karakurum’a taşımıştır.

Devletin kuruluşunda rol oynayan Tonyukuk’u Aygucı (Vezir) yaptı.

İnekler Gölü Savaşı (682) ile Oğuz tehlikesine son vermiştir.

682 yılından sonra, on yıl içinde, on yedisi Çin’e olmak üzere kırk yedi sefer tertip eden İlteriş Kutlug Kağan, yirmisine bizzât katıldı. Hepsinde başarılı olup, hiç yenilmediği rivayet edilir.

Kapgan Kağan Dönemi

Kutluğun ölümünden sonra yerine Kapgan Kağan geçti. Bu dönemde Kutluk Devleti en parlak dönemini yaşadı. Kapgan Kağanın siyaseti;

  • Çin’i baskı altında tutmak.
  • Çin hakimiyetinde bulunan Göktürk topraklarını geri almak.
  • Orta Asya’daki tüm Türk boylarını bir çatı altında toplamak.

Bu amaçla Çin’i hakimiyet altına aldı fakat Çinin kültüründen uzak kalmak için sadece vergiye bağladı.

Bilge Kağan Dönemi

  • Kapgan Kağan’dan sonra Bilge Kağan geçti.
  • Kardeşi Kültigin ile taht kavgasına girişmedi; beraber devleti yönettiler.
  • En büyük yardımcıları Tonyukuk idi.
  • Çin ile ticari ilişki geliştirildi.
  • Batı Türkistan’daki Türk boyları tamamen bağlandı.
  • 725 yılında devletin bel kemiği olan Tonyukuk öldü. 731’de Kültigin öldü. 734 yılında da Bilge öldü.

Daha sonra tahta çıkan kağanlar atalarının kurduğu devleti iyi yönetme becerisi gösteremediler. Karluk, Basmil ve (Onogurlar- Oğuzlar:Uygurlar)’ın çıkardığı isyanı bastıramadılar. 745 yılında Ötüken ve çevresini Uygurlar ele geçirerek; Türklerin ve Orta Asya’nın yeni temsilcisi oldular. Türgişler de Batı Türkistan’ı yönettiler.

Kök Türklerin Türk Tarihîndeki Yeri ve Önemi

İslamiyet öncesi Türk devletlerinden en güçlüsüdür.

En geniş sınırlara ulaştılar.

Türk adını ilk kullanan devlettir. (milliyetçi bir yapıya sahipler)

Devleti doğu – batı şeklinde ikiye ayırmış­lardır.

Takvim kullanmışlardır.

Gelişmiş bir ticaret hayatına sahip olan Kök Türkler parayı değişim aracı olarak kullanan ilk Türk Devleti’dir.

Orta Asya’da Türklerin Bizans ile ilişkileri Göktürkler zamanında başlamıştır.

Tonyukuk, Bilge Kağan ve Kültigin’in ölümlerinden sonra adlarına dikilen Orhun Yazıtları Türk tarihinin ve edebiyatının ilk yazılı eserleridir.

İlk Türk alfabesini (Orhun Alfabesi) oluşturmuşlardır.

Bu çalışmaları onların edebiyatta ileri gittiklerine bir ka­nıttır.

Bu kitabelerde;

  • Devlet ve halkın karşılıklı olarak görevleri,
  • Devlet adamlarının millete hesap vermeleri,
  • Bağımsızlığın önemi ve devlet kurmanın zorluğu,
  • Çinlilerin Devleti yıkmak için yaptıkları,
  • Halkın refahının her şeyin üstünde tutulduğu,
  • Geçmiş olaylardan ders alınması gerekliliği,
  • Vatan sevgisi, gibi konulara yer verilmiştir.
  • Orhun kitabelerinden, eski Türklerde “demokrasi” ve “sosyal devlet” anlayışının olduğu görülmektedir.
  • Tonyukuk kitabesini kendi yazmış; Kültigin ve Bilge Kağan’a ait olanlarını ise Yolluğ Tigin yazmıştır.
  • Bu nedenle; Türklerin ilk tarihçi ve edebiyatçıları Vezir Tonyukuk ve Yolluğ Tigin kabul edilir.

UYGURLAR

şahin süratiyle dolaşan ve hücum eden

akraba- müttefik

Kutluk Bilge kül Kağan

Ötüken, Karabalgasun

Orhun Irmağı kıyısında başkenti Ordu-balık kentini kuran ilk Uygur Kağanı Kutluk Bilge Kül iki yıllık bir hükümdarlıktan sonra 747’de öldü.

Yerine oğlu Moyen-çor(747-759) kağan oldu. Moyen-çor’un etkinliklerini Orhun-Selenga ırmakları arasındaki Şine-usu Gölü yakınında diktirdiği “bengü taş”‘tan izlemek mümkündür.

Moyen-çor Türk soylu boy ve budunları denetimine almıştır.

Moyen-çur, bu savaşta Arap’ları destekleyerek kendisine bağlı olan Karlukları Arap ordusuna yardıma göndermiştir.

Talas Savaşı’nı kaybeden Çin Tarım Havzası’nı boşaltmış ve bu bölgeye Uygurlar yerleşmiştir.

Çin’in yardım istemesi üzerine Moyen-çor Çin İmparatoru’na yardım etmiştir.

Bögü Kağan

Çin seferinden dönüşte getirdiği Maniheist rahiplerle Uygur ülkesinde Maniheizmin yayılmasını sağladı.

Veziri Baga Tarkan tarafından öldürüldü. (Alp Kutluk Bilge)

Alp Kutluk Bilge ve ardılları olan ve neredeyse tamamı Ay Tengri’de kut ya da ülüg bulduklarını belirten adlar taşıyan kağanlar döneminde Tibetliler’in Çin’e baskısı iyice arttı.

Kırgızlar 840 yılında Ötüken’i ele geçirerek Uygur Kağanlığı’nı yıkmıştır.

KANSU UYGUR DEVLETİ (SARI UYGURLAR) (847-1226)

  • Uygur Devleti yıkıldıktan sonra Uygurların bir bölümü Çin’in kuzeyindeki Kansu bölgesine gelerek burada bir devlet kurdu.
  • Bu bölgede İpek Yolu’nun işlek bir kenti olan Kansu’ya sahip olmaları Uygurları zenginleştirdi.
  • Mücadeleci yaşam anlayışını bıraktıklarından askerî bir varlık gösteremeyen Uygurlar, Çin ile iyi ilişkilerde bulundular.
  • Bunun sonucunda Mani dini etkisini yitirdi ve Uygurlar Budizmi benimsediler.
  • 940 yılında Kitanların, 1226’da Moğolların egemenliğine giren Uygurlar, günümüzde Çin’in kuzey bölgelerinde yaşamaktadırlar.

DOĞU TÜRKİSTAN UYGUR DEVLETİ (TURFAN UYGURLARI) (856-1209)

  • Yurtlarından göç eden Uygurların bir bölümü Tanrı Dağları çevresine yerleşerek Tur fan merkez olmak üzere bir devlet kurdular (856).
  • Bu devlet Batı Uygurları, Beş balık Uygurları, Arslan Kağan Uygurları, İdikut Uygurları olarak da anılır.
  • Yerleşik bir yaşam süren ve Manihaizm dinini benimseyen Turfan Uygurları, kültür ve uygarlık yönünden öteki göçebe Türk topluluklarına göre daha yük sek bir düzeye ulaştılar.
  • Turfan Uygurları, 11. yüz yıldan başlayarak yaklaşık iki yüz yıl Karahitaylar Devleti’ne bağlı olarak yaşadılar.
  • yüz yıl başında Moğol Devleti’nin egemenliğine girerek devlet yönetiminde önemli görevler üstlendiler.
  • Kültür ve uygarlık alanında Moğolları etkileyen Turfan Uygurları, onların Türkleşmesinde önemli rol oynadılar.

AVARLAR

Avrupa’ya göç ettiler.

Bayan Han tarafından kurulmuş devlettir.

Kökenleri Juan Juanlar’dır.

İstanbul’u ilk kuşatan Türk devletidir.

Avarlar Avrupa’ya üzengi, koşum takımı, sanatta hayvan üslubunu taşımışlardır.

Göktürk kaynaklarında ise “Apar” adı kullanılmıştır.

HAZARLAR

Dunlop

Hazar Gölü civarında kurulmuşlardır.

Sasanilerle sık sık savaşmışlardır.

Bizans – İran savaşında, Sasaniler’e karşı Bizans’ı tuttular.

İslâm’ın doğuşundan sonra Arap saldırıla­rı, Azerbaycan’a kadar yayıldı.

Bu dönemde İstanbul’u kuşattılar.

Hazarlar Bizans’a yardım ettiler.

Bu durum Emeviler ile Hazarlar arasını açtı ve ileride Belencer Savaşına yol açtı.

Hazar hakanı ve yakınları Musevî dinine girdiler.

Hazarlar Rus, Selçuklu ve Kıpçak saldırıları sonucu zayıfladı.

Hazarlarda İslamiyet, Hıristiyanlık ve Musevilik dinleri vardı.

Bu dönemde 3 farklı din bir arada yaşadığı için ‘Barış Çağı’ da denir.

BULGARLAR

Kubrat Han dağınık kavimleri Büyük Bulgar Devle­ti’nin içinde birleştirmiştir.

Sonradan diğer bir Türk olan Ha­zarlar bu devleti mağlup edince halkın bir kısmını ayırıp göç etmiş­lerdir.

Kuzeye göç edenler İdil Bulgarları (Volga Bulgarla­rı) devletini kurmuştur.

Güneybatıya gidenler, Tuna Bulgarları dev­letini kurmuşlardır.(Asparuh Han)

Asparuh Han’ın devleti, Bizans hariç tüm Balkan yarımadasını içine almıştır.

Tuna Bulgarları Hıristiyanlığı, İdil Bulgarları ise İslâmî kabul etmişlerdir. (Boris)

Bulgar tüccarların Hazar ülkesinde, Müslüman tüccarlarla karşılaşmaları, itil Bulgarlarının X. yüzyılda İslam dinini benimsemelerinde etkili olmuş­tur. (Almış Han)

Bulgarlar Avarlardan sonra İstanbul’u kuşatan ikinci Türk devletidir.

  1. asır Tuna bulgarları’ndan kalan ve Omurtag Han (814- 831) tarafından babası Krum Han (803-814) adına yaptırılan Madara Kaya kabartması Bulgaristan’ın Kuzey Doğusunda (Şumnu’nun doğusu) , Madadara kasabası yakınlarında bulunmakt a ve 80 m. yüksekliğinde olup 40 metre karelik bir alanı kaplamaktadır.Kayanın ancak 23 m.lik ilk kısmı işlenmiş, üzerinde ise süvari figürü ile Grekçe harflerle yazılmış olan kitabeler yer almaktadır.

MACARLAR

Macar Türkolog Rásonyi, Macarların kökeni ile ilgili şunları söylemiştir: “Türkler Macar’ların babası, Fin-Ugorlar ise anasıdır

Bizanslılar Macar devletini Batı Türkiye olarak adlandır­mışlardır.

Macar kabileleri X. yüzyılda Hıristiyanlığı kabul ettiler. (Etien)

Bu devlet, 955 yılında Germenler tarafından yıkılmıştır.

KUMANLAR (KIPÇAKLAR)

Başlarında askerî ve idari yönetici atabek denen bey­leri var olmuştur.

Kumanların çoğu Tengricilik adlı dine mensup olmuşlardır.

Doğuda kalan Kumanlar ise İslam’ı kabul et­mişlerdir.

Balkanlarda bulunan Kumanlar, Bizans’a asker olmuşlardır.

Bir dönem Bizans ile anlaşmazlığa düştükleri için kuşatma başlattılar.

Ancak Bizans’ın Peçeneklerle anlaşmasıyla başarısız olarak Balkanlara dağıldılar.

Codex Cumanicus

Latin harfleriyle yazılan ilk Türkçe eserdir.

Hıristiyanlığı Kıpçak Türklerine yaymak için yazılmıştır.

İtalyanlar ve Almanlar tarafından iki bölüm halinde derlenmiştir.

 

PEÇENEKLER

Tarihte etkin ol­muş ama devlet kuramamış Türk halklarından birisidir.

Zamanla Hıristiyanlığı kabul eden Peçenekler, Avrupa halkları arasında erimiştir.

1071 Malazgirt Savaşı’nda Büyük Selçukluya karşı Bizans tarafında yer aldılar.

Sonradan Büyük Selçuklu tarafına geçen Peçenekler, Büyük Selçukluların bu savaşı kazanma­larında önemli rol oynamışlardır.

Bizans’la yaptıkları Meriç Sa­vaşı’nı kaybederek ağır yenilgi almışlardır.

Kıpçaklarla Lavinyon Muharebesi’ni yapmışlar ve mağlup olmuşlardır.

Bizans tarafından diğer Türk devletlerine karşı tampon oluşturulmak için iç Anadolu’ya yerleştirilen Peçenekler, burada Müslümanlığı kabul etmişlerdir.

 

Uzlar (Oğuzlar)

Oğuzlar tarih sahnesinde en çok etkili olan Türk boyudur.

Avrupa’ya göç eden Oğuzlar Bizans tarafından Uzlar olarak adlandırılmıştır.

Uzlar Peçenekler gibi Bizans ordusunda paralı askerlik yapmışlardır.

Günümüzde Türk nüfusunun çoğunluğu Oğuz boyun­dandır.

Oğuzlar, Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, İran, Irak ve Balkanlarda yaşayan Türklerin atası sayılmaktadırlar.

SABARLAR (SİBİRLER)

Kafkasya ve Karadeniz’in kuzeyine yerleştiler.

Hükümdar Balak idaresinde büyük zaferler kazan­dılar.

Bizans’a karşı Sasaniler ile anlaştılar.

Sonradan Kafkasları aşarak Anadolu’ya geldiler.

Kay­seri, Ankara ve Konya dolaylarına kadar ilerlediler.

Balak Han’dan sonra yerine eşi Boğarık Hatun geçti.

Boğarık Hatun, Sabir ordusunu yönetiyordu.

TÜRGİŞLER

Türgişler, Isık Gölü civarında devlet kurdular.

Emevilerin Asya içlerine iler­lemesi, Türgişler için tehdit oluşturmaktay­dı.

Emevileri yenen Türgişler, Maveraünnehir’e İslamın yayılışını geciktirdiler. (Vakatüş Şib Savaşı)

KIRGIZLAR             

Karahanlıların tesiriyle İslam dinini kabul ettiler.

Moğol hâkimiyetine giren ilk Türk halkı oldular.

Manas Destanı Kırgız Türklerinin millî destanıdır.

 

 

KARLUKLAR

751 yılında hem Asya için hem Türk tarihi için dönüm noktası niteliğinde bir gelişme meydana geldi ve Talaş Savaşı yaşandı.

Bu savaş Türkler ile Müslümanlar arasındaki ilk temas olmuştur.

Talas Zaferi ile Türklerin intikamı alındı.

Çin, Türk coğrafyasından uzaklaştırıldı.

Türkler İslami­yet ile tanıştı.

Böylelikle Karluklar İslamiyet ile tanı­şan ilk Türk toplumu oldular.

KÜLTÜR VE UYGARLIK

Devleti oluşturan Unsurlar (İl-él)

  • İstiklal (Oksızlık)
  • Ülke (Uluş)
  • Yurt (Vatan)
  • Halk (Kün)
  • Kanun (Töre)

HÂKİMİYET ANLAYIŞI

Eski Türk devletlerinde egemenliğin Tanrı tarafından verildiğine inanılmaktaydı.

Tanrı tarafından verildiğine inanılan bu yönetme yetkisine “kut” denilmekteydi.

Kutun kan yoluyla babadan oğla geçtiğine inanılırdı.

Bu yüzden hükümdarla aynı soydan gelen kişilerin ülke yönetiminde hak sahibi olduğuna inanılırdı.

Yani ülke hanedanın ortak malıdır. Anlayışı geçerliydi.

Bu durum taht kavgalarına ve devletlerin bölünmesine yol açmıştır.

Eski Türklerde ülke topraklarının büyük kısmı bir devlete ait kabul edildiği için özel mülkiyet yeterince gelişmemiştir.

Eski Türk devletlerinde kut inancının etkisiyle veraset usulü ortaya çıkmıştır.

Bu sisteme göre kağan öldükten sonra yerine aynı soydan gelen her erkek (kanında kut olan herkes) tahta geçme hakkına sahiptir.

Yani kağan öldükten sonra yerine geçecek kişi ayrıntılı olarak belirlenmemiştir.

Bu durumun sonucunda hükümdarın kim olacağı konusunda devlet adamları (boy beyleri), hatun ya da kurultay etkili olmuştur.

Ancak genelde taht kavgaları yaşanmıştır.

İkili Yönetim

İkili yönetimde kağan kutsal kabul edilen doğuda bulunurken batıya da “yabgu” unvanı verilen bir hanedan üyesi gönderilirdi. Yabgu içişlerinde serbest dış işlerinde ise kağana bağlı bir politika izlerdi.

İkili yönetim ülke hanedanın ortak malıdır anlayışının sonucunda ortaya çıkmıştır.

İkili yönetim ilk kez Hunlarda başlar.  (sağ elig sol elig) Hunlarda bilge élig Göktürklerde  şad  doğu bölgelerine gönderilen vali.

Hunlarda tört bulung (dört köşe) anlayışı var.

Boyların bir araya gelmesiyle oluşan devlet tipine boylar federasyonu da denilebilir. Çünkü boylar kağandan çok kendi boy beyine bağlıdır (özerk yapı).

Yarı göçebe yaşam tarzı toprağa bağlı bir ekonominin olmaması, toplum içinde sınıf farklılıklarının oluşmasına engel olmuş; kölelik soyluluk gibi kavramlar ortaya çıkmamıştır.

Hükümdar Unvanları

Hükümdarlığın Sembolleri

Kök-Türk Yazıtlarında:

Kut; siyasi iktidara verilen yönetme ve hükümdarlık güç ve yetkisi

Ülüg veya ülüş; ‘dağıtmak; üleştirmek veya üleşmek kısmet, nasip, pay’, Küç (güç); kavramları ile anlatılmıştır.

Devlet Meclisi

Eski Türk devletlerinde devlet ileri gelenlerinin katılımıyla toplanan toy (kurultay) adında bir meclis bulunmaktadır.

Meclise katılan kişilere “toygun” adı verilmektedir.

Meclise katılmamak devlete başkaldırmak anlamına gelirdi.

Meclisin başkanı kağandır ancak kağan katılmadığında meclise aygucı başkanlık ederdi.

Not: Yabancı devlet temsilcileriyle resmi mahiyet taşıyan görüşmelere Kengeşi denirdi.

Kurultay üyeleri

  • Kağan
  • Hatun
  • Katun
  • Devlet Adamları
  • Askerî Yetkililer
  • Boy Beyleri
  • Hatunlar;

– Elçi kabul edebilmiş ve göndermiş,

– Kurultaya katılabilmiş,

– Bazılarında devlet yönetebilmiştir.

Kurultay devlet meclisidir. Ancak alınan kararlarda son söz kağana aittir. Bu nedenle danışma meclisi niteliği taşıdığı savunulabilir. Ancak zaman zaman kağanın kararları da kurultayda töreye aykırı olduğu gerekçesiyle reddedilebiliyordu. Bu durum kağanın da kararlarının sorgulanabildiğinin göstergesidir.

Avrupa Hunları; seçkinler Meclisi

Peçenekler; Komenton

Hazarlar; İhtiyarlar Meclisi

Tabgaçlar; Nazırlar Meclisi

Bulgarlar; Millet Meclisi

Asya Hunlarında yılda üç defa toy toplanırdı.

  1. Yılın ilk ayı Tan-hunun sarayında dini nitelikli toplantı
  2. Beşinci ayda Ongin Irmağı Vadisi’nde Tan-hu seçilir ya da tasdik edilir.
  3. Sonbaharda hayvan mevcudunu insan ve asker gücünü öğrenmek için

Türklerde Bürokratlar

  • Aygucı-Üge-Öge (başbakan)
  • – Yuğruş (bakan)

– Tarkan, Buyruk (bakan, nazır, komutan),

– İnançu, İnanç, İnal, İnak, Ataman, Babacık (Atabeg-şehzade öğretmeni)

– Tudun (vergi toplamadan sorumlu görevli)

– Tutuk-Çor-İlteber (askerî vali)

– Yula, Elçi, Tilmaç (tercüman)

– Agıçı (hazinedar),

– Tamgaçı (Tuğracı, mühürdar)

– Bitikçi (kâtip)

– Yargucı (yargıç)

– Emçi, Otacı (doktor)

Ordu Sü-Börü

Orta Asya Türkleri askerliği bir meslek olarak değil, bir yaşam tarzı olarak benimsemiş askerlik için ayrıca bir ücret ödememiştir.

Türklerde savaş zamanı eli silah tutan herkesin asker kabul edilmesi yabancıların Türkleri ordu-millet olarak nitelendirmesine yol açmıştır.

Türklerde komutanlara verilen isimler:

Nayan

Sübaşı

Tarkan

Sengün

Alpagu

Hukuk

İslamiyet’ten önce Türk toplumunda töre adı verilen yazılı olmayan hukuk kuralları geçerliydi. Töre kuralları ülkede hakan dâhil herkes için bağlayıcı bir özelliğe sahipti.

Töre kuralları sert ve kesindir. Devlete baş kaldırma, adam öldürme gibi suçların cezası ölümdü.

Ancak hapis cezaları on günü geçmezdi.

İlk kez Uygurlarda yazılı hukuk görülür. Çünkü Uygurlar yerleşik hayata geçerek ticarette ileri gitmişlerdir.

Törenin Değişmez Hükümleri

  • Könilik (Adalet)
  • Uzluk (İyilik)
  • Tüzlük (Eşitlik)
  • Kişilik (İnsanlık)

Sosyal Yapı

EKONOMİ

Coğrafi koşullara uygun olarak hayvancılığı temel ekonomik uğraş olarak benimsemişlerdir.

Uygurlardan itibaren şehir kültürü de önem kazanmış ve hayvancılık yerini önemli ölçüde tarıma bırakmıştır. Bu durumun temel nedeni Uygurların din değiştirmiş olmasıdır.

 

Tarih boyunca İpek Yolu’nun ana güzergâhının değişmediği fakat zaman zaman küçük çaplı değişikliklerin yaşandığı tespit edilmiştir. Bu durumun temel nedeni İpek Yolu’na hâkim olan devletlerin güzergâhı kendi çıkarları doğrultusunda değiştirmiş olmasıdır.

Son yıllarda yapılan araştırmalar Türklerde ilk madeni paranın Türgişler değil Göktürkler döneminde basıldığını ortaya koymuştur. Ancak kendi adına para bastıran ilk Türk hükümdarı Türgiş hükümdarı Baga Tarkan’dır. (yarmak)

Uygur harfleriyle yazılan 32 para belgesinde para birimleri olarak yastuk,yarmak,bakır vun ve çav gibi terimlerin kullanıldığı görülmektedir.

Din

Şamanizm: Türklerin en önemli inanışlarından biridir. Ancak din olmayıp, sihir ve gizli güçlerin ön planda olduğu şaman adı verilen büyücülerin (kam, baksı) kötü ruhları kovduğuna, ölülerle ve ruhlarla irtibat kurduğuna inanılan bir inanç sistemidir.

Gök Tanrı Dini: İslamiyet’ten önce Türklerde en yaygın inanıştı. Ahiret inancının hâkim olduğu bu dinde tek bir yaratıcının varlığına inanılmıştır. Bu yaratıcı gökle özdeşleştirildiği için Gök Tanrı (Gök Tengri) adını almıştır.

Uçmağ

Kurgan

Yuğ

Tamu

Balbal

Balballar Türk heykelciliğinin ilk örnekleridir.

Gök Tanrı dini ile İslamiyet arasında büyük benzerlikler bulunması Türklerin İslamiyet’i benimsemesini kolaylaştırıcı bir etkiye sahiptir.

Türklerde Tanrılar ve Terimler

– Umay – Türlerde kadınları ve çocukları koruduğuna İnanılan Tanrıçadır.

  • Akana – Şamanlarda tanrıça
  • Ak Din – Şamanizm
  • Atasagun – Din adamı-hekim
  • Ay Tanrı -Orman tanrısı
  • Bumçak – Bekçi tanrı
  • Burkat – Put
  • Deniz Han -Dağa tanrısı
  • Erlik- Yer altı tanrısı
  • Ülgen – Göktanrı

Türkler arasında yayılan diğer dinler; Budizm, Maniheizm, Taoizm, Hristiyanlık ve Musevilik gibi dinlerdir.

Diğerleri

  • Tibet alfabesi
  • Çin alfabesi
  • Brahmi alfabesi
  • Süryani alfabesi
  • İbrani alfabesi

Yazı, Dil, Edebiyat

Eski Türk şairlerinden bazıları;

– Aprin Çor Tegin (ilk şair)

– Çuçu,

– Ki-ki

– Kül Tarkan

Kitabeler

Yenisey Yazıtları

  1. yüzyıla ait olduğu düşünülen yazıtlar Kırgızlara aittir.

En eski Türk yazıtlarıdır.

Yazıtların çoğu mezar taşlarıdır.

Göktürk harfleriyle yazılmıştır.

Göktürk Kitabeleri  (Orhon)

  • Tonyukuk   (731, kendisi)
  • Kültigin (732, Bilge Kağan, ağabeyi)
  • Bilge Kağan (735, Tengri Kağan, oğlu)

adına dikilmiştir.

Yollug Tigin tarafından yazılmıştır.

 

Bugut Yazıtı

Göktürklerin ilk kağanı Bumin’in oğlu Mahan Tigin’in (553-572) mezar taşıdır.

Taşın üç tarafı Soğd dilinde yazılmış olup, dördüncü yüzü Sanskrit ve Brahman dillerindedir.

Uygur Yazıtları

Şine-Usu Yazıtı:

Moyen Çor Kağan’a ait olduğu düşünülmektedir.

Karabalgasun Yazıtları

Uygurlara ait olan bu yazıtlarda Maniheizm’den de söz edilmektedir.

Üzerinde Türkçe, Çince ve     Soğdca yazılar bulunmaktadır.

                                              

Uygurlardaki diğer eserler:

  • Sekiz Yükmek,
  • Kalyanam Kara

  Papam Kara,

  • Altın Yaruk

BAZI KAVRAMLAR

Basık: İlahî.

Bengü: Hatıra taşı.